"Erdoğan Laikliğin Oğlu Değil"
“Erdoğan’ın Yolu” Arap Ülkelerini de Kurtaracak mı?
Tunuslu Buazizi, evet Arap Baharı’nı ateşleyen isimdi. Ancak Kuzey Afrika’dan, Yemen’e varıncaya kadar tüm Ortadoğu’nun siyasi dengelerini alt üst eden bu konjonktürün oluşmasında Tayip Erdoğan gerçeğini ya da diğer bir ifadeyle Türkiye modelinin katkısı ihmal edilemeyecek derecede büyüktür.
Türkiye’nin, Erdoğan iktidarında uluslararası arenada ekonomik ve siyasi anlamda yıldızının parlaması, merkez ülke olma yolunda kat ettiği mesafe, Ortadoğu halkları nezdinde Türkiye’yi imrenilen bir model ülke haline getirmiştir. Arap Baharı ile birlikte bu modelin, Arap dünyasında da tatbik edilebilirliği, Doğu ve Batı’da bu minvalde kaleme alınan tüm analizlerin tartışma konusu olmuştur ve hâlâ olmaktadır.
Son olarak Time dergisi, ‘Erdoğan’s Way’ (Erdoğan’ın yolu) başlığıyla kapaktan verdiği haberiyle bu konuyu gündemine taşıdı;
“Erdoğan ülkesini bölgesel lider haline getirdi. Peki Türkiye modeli Arap ülkelerini de kurtaracak mı?” sorusuyla…
Gerçekten de Türkiye Arap dünyasına model olabilir mi? Gerek Batı gerekse Ortadoğu medyasında Türkiye’nin laik rejiminden yola çıkılarak yapılan yorum ve analizlere bakıldığında kafaların bir hayli karışık olduğu gözlemleniyor.
Bir kere şunun altını çizmek gerekiyor; Arap sokaklarında tavan yapan Türkiye hayranlığı, Türkiye’nin laik yapısına değil. Hayranlık, Türkiye’nin demokratik özgürlüğüne... İslami köklere sahip bir partinin iktidar olabilmesine... Halkın oylarının bir anlam ifade etmesine…
Ortadoğu’nun ünlü kalemlerinden Fehmi Hüveydi, “Erdoğan laikliğin değil, demokrasinin oğludur” başlıklı yazısında işte bu gerçeği dile getiriyor. Hem “Türkiye modelinin” algılanışı hem de bu modelin Arap baharını yaşayan ülkelere uygulanabilirliği bağlamında çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor.
Diyor ki Hüveydi;
“Laikliğin toplum ve demokrasi için bizzat özgürlük ve demokrasinin garantisi olduğunu ileri sürenler vehim içindedirler. Hiçbir dürüst araştırmacı Türkiye’de günümüzde tanık olunan kalkınma ve ilerlemeyi laikliğe mal edemez. Çünkü Türkiye’nin başarıları birinci derecede demokrasinin sağladığı bir durumdur. Bilgi olsun diye söylüyorum, laiklik Erdoğan’ı, kendisine zarar veriyor bahanesiyle dört ay hapse atmıştır. Ama demokrasi onu hükümet başkanlığına getirmiştir ki bu sayede Türkiye’de büyük bir dönüşüm yaşanmış, Türkiye yükselen bir ekonomik güç haline gelmiştir. Kısacası Erdoğan laikliğin oğlu değildir. Demokrasi deneyimleriyle pişen bir toplumun meşru oğludur ve bu toplum onu bugün bu noktaya getirmiştir.”
Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.