Emre Baysan

Modern insanın zihninde hep o bilindik düşünceler var; ilerlemek, hızlanmak, yenilik, konfor… Bu düşünceler sebebiyle insanoğlu bu dünyada var gücü ile çalışmış ve çalışmaktadır. Bir de çok büyük ve gizemli bir olgu var ki onun adına “bilgi” diyorlar. Buna ulaşmak da en büyük amacımız olmuş… 

Günümüzde internet ve haberleşme teknolojilerinin yayılması ile birlikte bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Ama hangi bilgiye? 

Bilgiye ulaşmanın kolaylaşması matbaa sayesinde kitapların basılıp çoğaltılması ile oldu. Eskiden bilgiler hattatların ve talebelerin marifetiyle çoğaltılıyordu. Çok ailenin evinde tek tük eser vardı. Belki sadece Kur’an-ı Kerim. Tabii bu noktada zihinlerde yer eden şu çok bilindik hikaye geliyor insanın aklına. “Matbaa bize geç geldi, sorumlusu da dindir.” Bu işin hakikati bazı ideolojik kaygılara indirgenecek kadar basit değildir.
 
Şimdi ise matbaayı da çok geride bırakan teknolojimiz var: The Internet. Internet’in taş çatlasa 20 yıllık bir geçmişi var. Bu konuda Avrupa veya Türkiye farklı değil. Şimdi en az onlar kadar hızlı bir şekilde ulaşıyoruz. Nereye mi? Her yere. Online haberlere, canlı cansız bütün yayınlara, istenilen makalelere, ilmî olsun olmasın birçok esere.  Eeeee,  evet kocaman bir eeeee. Ulaşıyoruz da ne oluyor. 
 
Amacımız, modern zamanda yaşanan vahşetlerin eski zamanlarda olmadığı, insan huzurunun aslında gittikçe azaldığı gibi konuları irdelemek değil. Burada tartışmak istediğim mesele, bu kadar gelişmiş bir çağda yaşadığımız halde ulaştığımız bilgiyi kıymetlendiremiyor oluşumuzdur. Daha doğrusu hangi bilgiyi alıp hangisini almamamız gerektiğinden bîhaber oluşumuzdur. 
 
Günde bir genç-hani o üzerine geleceğin emanet edildiği genç- acaba günde kaç saat kendisini bilgiye kolayca ulaştıran teknolojiyle meşgul ve bu sarf ettiği zamana mukabil edindiği ilim, irfan ve tecrübe ne kadar?  
 
Herkes tavşan ile kaplumbağanın hikayesini bilir. Şimdi biz gençler tavşan gibiyiz ama kaplumbağa mesabesinde olan bir önceki nesil ve(ya) nesilleri maalesef geçebilmiş değiliz. Arif olan anlasın. 
 
Artık ileriye baktığımız yeter, birazda geriye bakalım, ne dersiniz?


GENÇ'ın Yazısı.