Sudan, varlık içinde yokluğu yaşayan, hem Afrika’nın hem Arap dünyasının en büyük devleti. Sahip olduğu geniş coğrafyasına yıllardır ekilen fitne tohumları bugünlerde semeresini vermek üzere. Bu geniş coğrafyanın, geniş bir bölümünü oluşturan ve Hristiyan nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı güney bölgesinin Sudan’dan koparılmasına çok kısa bir süre kaldı. Ocak 2011’de gerçekleştirilmesi düşünülen referandum ile sömürgeci güçlerin iştahını kabartacak kadar zengin yer altı kaynaklarına sahip Sudan’ı parça parça olmaya doğru götürecek bir süreç başlamak üzere.

Güneyin kopması ülkenin kuzeyini siyasi ve ekonomik olarak çok derinden etkileyecek hiç kuşkusuz. Ülke topraklarının dörtte birinin kopmasının yanı sıra petrol gelirinin yüzde 70’lik bölümünün darbe yiyecek olmasının doğuracağı ekonomik ve sosyal sorunları Sudan yönetiminin taşıyamayacağının altı çiziliyor.

Güneyin Sudan’dan ayrılacak olması ve arkasında İsrail ve emperyalist Batılı güçlerin yer aldığı bir devletin kurulacak olması, siyasi analizlerde İslam dünyasının sırtına vurulmuş bir hançere benzetiliyor. Tıpkı Ortadoğu’daki Siyonist varlığın sonuçları gibi Doğu Afrika bölgesi için de benzer sonuçlar doğurabileceğinin kaygıları dile getiriliyor.


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.