Domuz gribi yüzünden okullar tatil edildi ama camiler tatil olmaz. Derdi veren Allah’tan kaçarak derman bulunur mu? Elbette bulunmaz. Ancak dün kuş gribi bugün domuz gribi yarın kedi gribi bu böyle devam edecek gibi gözüküyor. İnsan nesli çürüyor. Bilim insanlığın hayrına ilerlemiyor. İlaç üretmiyor önce hastalığı üretip sonra ilacını üretiyor. Hal böyle olunca insanlar Allah’tan başka sığınacakları kimselerinin olmadığını fark ediyor ve camilere koşuyor.

Okulların tatil edildiği Cuma günü Ankara’da namazı kılmak için Taceddin Dergâhına gittim. Taceddin Dergâhı Taceddin’i Veli hazretlerine, İstiklal marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’a ve memleketimize hizmet etmiş insanlardan biri olan Muhsin Yazıcıoğlu’na Fatiha okumak için ayrıca gittiğimiz bir yer.

Cuma Namazı çıkışında Rayban gözlüklü parmakları ojeli teyzeler** isteyenlere tavuklu pilav ve tulumba tatlısı dağıtıyor. Ortaöğretimdeki öğrenciler için harika bir haber bu. Sevdikleri arkadaşlarına da duyuruyorlar. “ Koşun Koşun! Taceddin Dergâhında namaz kılanlara tavuklu pilav ve tulumba dağıtılıyor”…

Taceddin Dergâhı demişken Altındağ belediyesinin bölgeye yaptığı çalışmalardan da bahsetmezsek ayıp olur. Tarihi Türk konutu şemasıyla restore edilen beyaz badanalı ahşap cumbalı evler ve bu evlerin oluşturduğu kötü görüntülerden uzak sokaktan yürüyerek Taceddin Dergâhına ulaşmak ayrı bir huzur veriyor insana. Mehmet Akif Ersoy Parkı’ da güzel olmuş, en azından parkın içinden geçerken sarhoşlara ve falcılara gözünüz takılmıyor ortada yoklar belli ki güvenlik had safhada. Bir Fatiha’yı da Altındağ Belediye Başkanı hak ediyor. Yaşayanlara Fatiha okunmaz demeyin yaşarken dua edemediğiniz insanlara öldükten sonra zor dua edersiniz…

* Yaklaşık 3 yıldır Popüler Kültür köşesi olarak devam ettirdiğimiz yazılarımız artık Okur-Gezer köşesi olarak devam edecektir ve inşallah format olarak da farkını her geçen sayıda daha iyi göstereceğiz

** Rayban gözlüklü parmakları ojeli teyzeleri kınamıyoruz burada, Allah yaptıkları hayrı kabul etsin sadece belirgin farklı özellikleri bu olduğu için bu şekilde betimledim…


Sami Yaylalı'ın Yazısı.