Senin Sevgine Hasretmişim Meğer! Gül Kokulu Aydınlık
Burcu Kınık
Bir yıldız kayıyor gökyüzünde… Ben de senin yanında olmayı diliyorum Ya Resulallah. Senin yanında olmayı… Sana bir adım daha yaklaşmayı… Seninle beraber olabilmeyi ve seninle dertleşebilmeyi istiyorum.
Issız bir limandaydı seni tanımadan önce ruhum. Karanlığa kanat çırpmaktan yorulmuş bir martı gibiydi, yorgun ve bitkin… Fakat bir o kadar da umutlu. Bir gün bu karanlığın, uçsuz bucaksız bu karanlığın dağılacağından ve aydınlığa kavuşacağından emindi. Hiçbir şeyden tatmin olmuyor, karşısına çıkan bir anlık sevinçlere aldırmıyor, maneviyatı bulmaya doğru kanat çırpıyordu.
Ve bir gün…
Seninle tanıştım Ya Resulallah. Seni tanımak, seni biraz olsun anlamak o kadar iyi gelmişti ki ruhuma, adeta çırpınmaktan yorgun düşen ruhum küçük bir çocuk edasıyla yerinde duramıyordu. O zaman anladım işte neyi aradığımı, ne ile mutlu olduğumu, ne için uğraştığımı… Meğer ben senin sevgine hasretmişim Ya Resulallah, senin sevgine… Küçük bir çocuktum elbette. İstediğim olunca o an seviniyordum ama birdenbire o sevinçten eser kalmıyordu. Annem bana seni anlatmaya başladıktan sonra bütün dünyam değişti. Seni artık hikâyelerden, hadislerinden ve hayatından tanımaya başlamıştım.
O küçük kız şimdi büyüdü, bir genç kız oldu Ya Resulallah. Senin verdiğin o çetin ve zorlu mücadeleyi o da vermeye çalışıyor. Senin yaşadıkların onun aklından bir an olsun çıkmıyor. Hani sen bir gün Taif’e İslam’ı anlatmaya gitmiştin de onlar da seni kovmakla kalmayıp seni taşlayarak şehirden çıkarmışlardı. Kanlar içerisindeki o halinde bile Cebrail (a.s) Allah; “İstersen şu iki dağı Taif’in üzerine indireyim de yok olsunlar.” diyor demişti de sen de; “Onlar akledemediklerinden böyle davranıyorlar:” demiştin. Ne de güzel söylemiştin Ya Resulallah. Merhametin ve sevginin en güzel örneğini sende gördüm Ya Resulallah…
O zamanlar sen Allah için davan için savaştın. Hani Mekkeli müşrikler; “Yeter ki işimize karışmasın, ona istediği her şeyi veririz” diyorlardı da sen “Güneş’i sağ elime, ayı da sol elime verseler davamdan vazgeçmem” diyordun.
Sen onlara karşı çok sabırlı oldun Ya Resullallah. Hep sabrettin, merhamet ettin, onlara güzellikle yaklaştın. Onlar sana güveniyorlardı. Sana El-emin diyorlardı hem de onları inançlarından vazgeçirmeye çalışan biri olarak görüp sana kızıyorlardı. Ama sen yine de sabırlı davranıyordun.
Ya Resulallah; sen onlara daima iyilikle karşılık verdin onlar da yavaş yavaş sana inanmaya başladılar. Sen davanı en güzel şekilde sonuçlandırdın. Bize yaşayan KUR’AN olmayı öğrettin, senin yolundan gitmeyi öğrettin.
Ya Resulallah, ne zaman aklıma gelsen; diyorum acaba ben de onun gibi olabilir miyim? Onu gösterdiği sabrı gösterebilir miyim? Biliyorum. Sen daima benim yanımdasın, benimle berabersin.
Ya Resulallah; o küçük kız büyüdü ve gözyaşları içerisinde yine seni canlandırdı, seni düşledi, keşke ben de onun çektiği sıkıntılara ortak olabilseydim diye bir iç çekti. Ya Resulallah o küçük kız küçücük kalbindeki o sevgiyi sende büyüttü, seninle güzelleştirdi. Şimdi de o senin yolundan yürüyebilmek için çabalıyor. Sana hergün biraz daha yaklaşıyor. Seni çok seviyorum Ya Resulallah. Ben seni sen olarak yaşayan KUR’AN olarak çok seviyorum.
Sana gönlümün en güzel köşesinde büyüttüğüm en güzel gülü gönderiyorum, adı güzel, kendi güzel, gül kokulu MUHAMMED…
GENÇ'ın Yazısı.