Abdülaziz Karakuş / Genç Haber Merkezi

Vatandaşın ilaç giderlerini artıran yasanın hemen ardından milletvekillerinin yüzü başka bir nedenden dolayı güldü! Aile hekimlerinin yazdığı reçetelerden de 3 lira katkı payı alınması ve 3 ilaçtan sonra ilave 1 lira katkı alınmasını öngören yasa tasarısı kabul edilirken; emekli vekil maaşlarında 3 ila 5 bin lira artış sağlayan yasa da kabul edildi.

Yukarıdaki haberle gözümüzü açtık, ermeni tasarısıyla açmayı hayal ederken... Haberin ayrıntılarına indikçe yüzümüzdeki şaşkınlık artıyor ve bu kadar da olmaz diyoruz ama nafile, “olur olur kardeşim” diyorlar.

Sabahtan şimdiye kadar Koşuyolu devlet hastanesindeyim. Ağabeyime dün doktor, yarın gel seni yatıracağız demiş. 

Bugün o niyetle çantamızı hazırladık düştük yollara. Dün ‘sistem’ bozuk diye verilmeyen raporları topladıktan sonra, hastamızı yatırmak için kayıt yaptırmaya gittiğimizde, aldığımız cevapla şok olduk. 
 
Hanımefendi “yerimiz yok” diyor. “Yahu doktorun buradan haberi yok mu, neden bize yarın gel seni yatıracağım diyor” desekte nafile. Doktoru arıyor, o devlet memuru bilmişliğiyle, artık ne konuşuyorlarsa, yapacak bir şey yok Pazartesi gelin diyor.
 
Bu yağmurda Ümraniye’den oraya nasıl gittiğimizi düşündüm, geri dönüşü düşündüm kesin olmayan pazartesiyi düşündüm... Allah rızası için ne yaparsınız? Tüm bunların üstüne milletvekillerine yapılan zamları, 2 sene bile görev yapınca emeklilik maaşı almaya hak kazanacaklarını duyunca gelin siz halimi düşünün.
 
Emekli Milletvekili Aylığı: 5 bin TL`den 8 bin TL`ye çıkacak. Emekli olduğu halde halen çalışan milletvekilinin eline geçen ise; 14 bin 300 TL`den 19 bin 300 TL`ye çıkacak.  
 
Hastanenin ceset dolu koridorlarından yürürken, gözlerdeki o çaresizlik ve kızgınlık ruhumu tarumar ediyor. Her görevlinin diline ‘sistem’ kelimesi yapışmış. Onlardan hastalara da bulaşmış. Kanserden fena bir şey bu ‘sistem’ kelimesi adamı verem ediyor. Öyle bir kelime ki nereye koysan şıp diye oturuyor. Kelimenin perde arkası görünmediği için düşünmeyen beyinlerimizle hemen kabul edip, yanımızdakine dönerek ‘sistem’ bozukmuş diyoruz, hımm öyle mi, tamam o zaman diyor.
 
Duvarda hasta hakları diye bir tabela gözüme ilişti. Bakalım ne haklar vermişler bize dedim…
 
O anda kafamda olan konu öğle namazı olduğu için, algıda seçicilik devreye girdi ve ‘hasta dini vecibelerini yerine getirebilir’, maddesini gördüm. Sordum soruşturdum, vecibemi nerede yerine getirebilirim diye. Gösterdiler depo çıkışında tavanından sular akan, mescid tabelalı bir baraka. 
 
Zor şartlar altında kendimi içeri attım, namaz mı kıldım, ‘sistemimi’ düşündüm bilmiyorum. Herhalde mescidin de ‘sistemi’ çökmüştü ama kime ne orası mescitti...
 
Sakın kimse çıkıpta demesin kardeşim eskiden bunlar da yoktu diye. Karıştırmayın eskiyi eskiden hiç bir şey yoktu, ‘sistem de’.         
Son merhalede anlayamadım, sistem mi çöktü biz mi? Attık kendimizi fırtınalı yollara, artık bekleyeceğiz sonu belli olmayan hafta başını...    


Abdulaziz Karakuş'ın Yazısı.