Yıldız’da “türban karşıtı” pankart asmak isteyen öğrenciler çıktı biliyorsunuz. Türbana muhalefeti şiddet kullanmak olarak anlayan bu 26 öğrenciye, üniversite yönetimi tarafından soruşturma açıldı. Dahası öğrencilere soruşturma bitene kadar üniversite kampüsüne girmeme cezası verildi. Öğrencilerle aynı zihniyeti paylaşan bir grup öğretim görevlisi de “Kabullenmiyoruz” başlıklı bir sanal kampanya başlatarak üniversitelerde türban karşıtı meslektaşlarının imzalarını toplamaya başladılar.

Şu sözlerle: “Üniversitede türbanı bir kez daha, bu sefer “özgürlük simgesi” olarak yerleşkelerimize, dersliğimize kadar sokmaya çalışıyorlar. (…) Biz bu ülkenin aydınlanmasını, ilerlemesini, bağımsızlığını savunan bilim insanları olarak özgürlüğün ancak baskı ve esaret karşısında tanımlanabileceğini iyi biliyoruz.”

Öğretim görevlilerinin, öğrencilerinin; öğrencilerin de kendi arkadaşlarının öğrenim özgürlükleri konusunda niye bu kadar düşmanca bir tavır içerisine girdiklerini anlamak gerçekten zor. Ama bu öğrencilerin ve “kabullenmiyoruz”cu öğretim görevlilerinin başörtüsü merkezli bir özgürlük ve hak arayışından rahatsız olmalarının sebebi çok açık. Onlara göre başörtüsü “dinsel dogma” ve ortaçağ karanlıkları”ndan başka bir şey değil.

“Türban karşıtlığı” diye örtmeye çalıştıkları aslında buz gibi bir din düşmanlığı. Kabullenemedikleri de dinin özgürlüğün ve hak arayışının temel motifi olması. Bu zihniyet sahipleri yıllardır bu toprakların esas gerçeğinin din ya da İslam olduğunu bir türlü fark edemediler. Öyle olunca da genetiğimize yabancı ithal söylemlerle boşuna vakitlerini harcayıp durdular. Hâlâ da aynı yolda ısrar etmekten bir türlü vazgeçmiyorlar. Biz de uyarmaktan vazgeçmeyelim o zaman:

Arkadaşlar, “gerçek, temelli bir özgürleşme ve aydınlanma mücadelesi” diye nitelediğiniz şey bu topraklarda tutmaz. Mayası dinle yoğrulmuş bu toprakların özgürlükten anladığı dinin iki dünyayı da kapsayan ebedi özgürlük çağrısıdır. Bunun dışında ortaya koymaya çalışacağınız “aydınlanma” temelli her hak arayışı hüsranla sonuçlanmaya mahkûmdur. Sizin eski tüfeklerinizin hangisi başarılı oldu ki siz başarılı olacaksınız? Bir aydınlanamadınız gitti ya hu...


Mehmet Köprülü'ın Yazısı.