Sen Bir Adım At Gerisi Gelir...
Feyza Öztürk
Her şey 2008 kurban arifesi öncesi saat 21:00 sularında başladı. Hatırlarsanız geçtiğimiz kurbanda Genç Gönüllülerin 1000 kurban adlı bir yardım kampanyası vardı. Kuzenlerle oturmuş bu konuyu konuşuyorduk. “Biz bir kurban bile gönderemiyoruz” diye hayıflanırken birden kuzenim ortaya 50 lira attı. “Neden olmasın ki?” dedi ve bir anda hepimiz ceplerimizi karıştırmaya başladık. 5 lira, 10 lira derken bütün apartmanı dolaşmaya karar verdik. Gece gece büyük bir heyecanla yakın arkadaşlarımıza, akrabalarımıza gittik. Nihayet saat 12’de bir kurban parası olacak kadar bir parayı denkleştirdik. Geriye sadece parayı ulaştırmak kalmıştı. Kurbanlar ertesi sabah 7’de yola çıkacaktı. O parayı nasıl ulaştırdığımızı bir biz, bir Lütfi abi, bir de Allah bilir. :)
Bu bizim için çok güzel bir ders oldu. Aslında, istenildiği zaman ne kadar çok şey yapılabildiğini ve ne kadar çok şeyi yapmadığımızı fark ettik.
Aradan aylar geçti… Ramazan geldi… Ve Genç Gönüllüler sitesinde “Sofrana bir kişi al. Ramazan yoksulu olma! 1 kişi= 5tl” afişini gördük. Arkadaşlara “biz de gönderelim mi?” diye teklifte bulunduğumda, “mahalleden de toplasak mı?” diye bir karşı atak geldi, bir anda hepimizin gözleri parladı. Afişin çıktısını aldık ve çıktık sokağa. 1 milyar hedef koyduğumuzda, aslında buna kendimiz de pek inanmıyorduk. Bir an durup düşünsek, şeytan vesveselere ve korkulara boğacaktı bizi. Hemen sığındık kovulmuş şeytanın şerrinden, besmele çektik ve rastgele bir kapıyı çaldık. Çok güzel karşılayıp bizi cesaretlendirenler olduğu gibi, neredeyse dayak yiyeceğimiz insanlarla da karşılaştık. Hatta bizi görüp, kapıyı açmayanlar dahi vardı.:) Moralimiz bir tavan yapıyor, bir yerlerde sürünüyordu. Bir sokaktan elimiz bomboş çıkıp diğer sokaktan kat kat fazlasını toplayınca, zaman zaman imtihanlar olacağını ve sabredip yılmamamız gerektiğini öğrendik. Bu güzel günün sonunda heyecanla paraları saydık. Belki inanmayacaksınız ama tam 985 lira vardı. Hedefe az kalmıştı… Onu da tamamlayalım derken fazlasını bile yaptık. (Aslında ben çok söyledim arkadaşlara “boşverin biz gidip bununla İskender yiyelim” diye, ama onlar nefislerine uymadılar…:) Bu sonuç bize o kadar iyi gelmişti ki, apartmanları inip çıkmaktan dolayı ağrıyan dizlerimizin ağrısını bile unuttuk… :)
“Sadece dokuz sokak ve altı kişi. Ve sadece bir günde bunlar olabiliyorsa, biz bir dahaki sefere daha çok şey yapmalıyız” dedik birbirimize… ;)
Bizi yola düşüren Rabbimize hamdolsun…!
Yürüdükçe ilişirsin bir yerlere
Yürüdükçe saçılırsın etrafa
Yürümek ilk adımla başlar!*
Sen bir adım at, gerisi gelir…
*Not: Mehmet Köprülü abimizin, günün başında bize moral veren “Beyan” adlı yazısından alıntı.
GENÇ'ın Yazısı.