Cuma Günleri Oluklu Mukavvayla Gezen Müslümanlar
Kimse kusura bakmasın, ben beş vakit namaz kılmayıp yalnızca Cuma namazlarını kılan bu adamlara “Bizim Hıristiyanlarımız” diyemiyorum ama yapılan eylemin masum bir şey olmadığını iddia ediyorum.
Farz olan günlük namazları kılanların sayısı yeterince çok değil ama sıra “Cuma, Bayram, Cenaze, Teravih Namazı” na gelince camiler tıklım tıklım oluyor.
Okey oyununda “Gösterge” diye bir şey vardır. Rakibiniz oyunu tamamlayıp kan ter içinde dakikalar sonra iki puan alana kadar siz bir taş gösterip saniyeler içinde iki puan alırsınız.
Kahve konuşmalarında “Gâvurlar pazardan pazara kiliseye gidiyor” diye konuşmalar yapan vatandaşlar kendilerinin sadece Cuma’dan Cuma’ya camiye gittiklerini ve namaz kıldıklarını görmüyorlar mı acaba?
Beş vakit namaz kılmayıp Cuma’yı, Bayram namazını, teravih namazını kaçırmayışımız bana biraz ticari geliyor. Çünkü saydığımız namaz türleri cemaatle oluyor. Mahallenin esnafı en azından Cuma günleri camide görünerek diğer Müslümanları kendisine müşteri olarak tutabiliyor.
Allah’tan, cehennem azabından korkmayıp namazlarını kılmayan ama kullardan utanıp cemaat namazlarını kaçırmayan insanımızın durumu içler acısıdır.
Bu fikirleri kitap yazmadan önce de bazı konferanslarımda söylemiştim ve bana kızanlar çıkmıştı. Gerekçeleri şöyleydi onların: “Hocam, bırakın en azından onları kılsınlar, soğutmayın…”
Şiddetle itiraz ediyorum. Soğusunlar efendim! Lütfen beş vakit namaz kılmayanlar Cuma’ya, bayram namazına, cenazeye de gelmesinler, kimi kandırıyorlar.
En azından ikiyüzlülükten kurtulmuş olurlar. Kulları kandırmak kolay ama Allah’ı kandırmaktan korkmuyorlar mı? Bir de bunların yüzünden her gün boş camilerde namazlarını kılan mübarek adamlar Cuma günleri cami bahçelerinde oluklu mukavvanın üstünde Cuma namazı kılmak zorunda kalıyorlar. İnsaf, merhamet!
Eskinin hocaları sadece Cuma namazına gelen insanlara bağırıp, çağırıp hakaret ederlermiş, o güzel imamlar o güzel atlara binip İran’a gittiler ah!
Beş vakit namaz kılarken bile iki namaz arasındaki hatalar, gaflet, dedikodu, kalbin katılığı, gündelik dikkatsizlikler, gıybet ve dedikodularımız bizi Allah’tan uzaklaştırırken, bayramdan bayrama ya da Cuma’dan Cuma’ya olan namazlarla nasıl ayakta kalacağız, hatasız yaşayacağız?
Dinde şaka yoktur, bütündür, zincirin bir halkası kopunca gerisi de ziyan oluyor. Namaz kılan insan, vakti kullanmayı öğrenir, vaktin kıymetini anlayan boş sözden, dedikodudan, faydasız ilimden kaçar, hırslarını törpüler, böylece sürüp gider. Sadece Cuma namazlarına gitmek, gidince de iki rekat farzı kılıp kaçmak yakışıyor mu Müslüman evlâdına?
Bir şeyler ters gidiyor. M. Arabî der ki: “Cennete avamın gitmesi zordur.” Gerçekten öyle ama bu arada âlimin sınavı daha çetin geçecek çünkü bildikleriyle sınav olacak ve bilip de yapmadıklarının cevabını vermek zorunda kalacak.
Hiç kıvırmayalım, birbirimizi üzmeyelim. Müslüman Müslüman’ın namazını sorar, takip eder. Beş vakit namazı kılmıyorsak kulluğumuzdan bahsetmeyelim. “Bana ibadet etsin, kulluk etsin diye insanı yarattım.” diye ayetleriyle bizi uyaran Cenab-ı Allah’tan beynamaz insanlar olarak merhamet bekleyemeyiz.
Düşünün bir insan sarhoşken komşusunu üzünce utancından evden çıkıp taşınıyor, artık onun yüzüne bakamıyor, bizlerdeki bu pişkinlik, vurdumduymazlık nedir acaba? Gücümüzü kimden alıyoruz, yoksa bizi ahrette Allah’ın azabından kurtaracak başka bir güce mi yaslandık, başka bir tanrı mı bulduk?
Soğuktan veya sıcaktan şikâyet edip namazdan kaçanlara bile rastlıyoruz… İbn-i Abbas’tan rivayetle şu bahsi anlatmadan edemeyeceğim: “Cehennemdekiler sıcaktan dolayı Allah’tan yardım dilerler ama yardım olarak öyle bir soğuk rüzgâr gelir ki kemikleri kırılır ve bu kez yine Allah’tan sıcak isterler…”
Dünyadaki sıcak ve soğuğun cehennemdeki iklim şartlarının yanında kaç kuruş ettiğini bir bilselerdi?
Cehennemin gün içinde iki kez soluk alıp verişi meleklerin ve peygamberlerin bile dizlerini titretirken, insanların ibadetlerini aksatması nasıl bir cüret, ne büyük cesaret, helal olsun doğrusu!
Dünyadaki geçimimizi sağlayıp karnımızı doyurmak için verdiğimiz çaba, yediğimiz küfür, hakaret sayısızdır. Hepsini ekmek parası uğruna sineye çekeriz.
İki saat işe geç gitsek ‘‘demek ki senin işe, paraya ihtiyacın yok.” diye dışarı atılırız. Namazlarımızı kılmadığımız vakit de Allah’a şöyle mi demek istiyoruz: “Benim namaza ihtiyacım yok!” Allah korusun…
Cuma namazları karnavala dönüşüyor… Turistler, Türkler’in Cuma günleri“Oluklu Mukavva ve Strafor Bayramı” yaptığını sanıyorlar. “Yav, onlar bizim işgüzarlar, beş vakit namazı kılmayıp haftada bir camiye koşan beynamazlar” diyemiyoruz…
İçim yanıyor, dimağım kuruyor, bu satırları yazan birinin otuz beş yıl inançsız yaşamış olması da ayrı bir komedi ama namazlarımızı aksatmadan kılacağız, başka yolu yok. Namazlar kılınacak…
Bülent Akyürek'ın Yazısı.