Genelkurmay`ın beş ay önce `kâğıt parçası` diyerek reddettiği belgenin orijinali ortaya çıkınca ortalık karıştı. Aslında çok da karıştığı söylenemez, çünkü orijinal belge TSK’yı çok zor durumda bıraktı. Oktay Ekşi’nin bile “gerçeğin kabul edilmesi gereken noktaya geldik” noktasına geldiği bu olay ordu içinde bir cunta yapılanmasından daha ötede ordunun demokratik sisteme ilişkin nasıl şaşı bir bakışa sahip olduğunu gösteriyor. Tabir caizse artık minare çuvala sığmıyor. TSK kendi içindeki hukuk dışılığa dair bir an önce bir şeyler yapsa iyi olacak, çünkü ordu gibi köklü bir kurumun yıpranmasını kimse istemez. Taha Akyol’un ifadesi ile TSK artık `toplum mühendisliği`nin çağının geçtiğini görmeli; Harbiye`den itibaren eğitimini buna göre gözden geçirmelidir.” Türkiye demokratikleşiyor. Bunu herkesin gördüğü gibi TSK’nın da görmesi lazım artık…

Oktay Ekşi (Hürriyet):"Topun tüfeğin yenemeyeceği tek güç vardır. Ona `gerçek` derler. O güç döner dolaşır bir gün kendisini kabul ettirir. Galiba Albay Dursun Çiçek imzalı belge konusunda döndük dolaştık, `gerçeğin kabul edilmesi gereken noktaya` geldik. Ortaya çıkan gerçeklerin yasal ve ahlaki sonuçları ne ise herkes, onun gereğini yapmalıdır. Silahlı Kuvvetlerimiz, Türkiye`nin 1946`dan beri içinde bulunduğu `demokratik sistem`in gereklerine kendini artık uydurmalı ve `hesap sorulamazlık`tan, `hesap sorulabilirlik` zeminine geldiğini kabul etmelidir.

Ertuğrul Özkök
: (Hürriyet): Acaba bütün bunlar "Nasılsa kimse bize bir şey yapamaz" duygusunun verdiği pervasızlık ve cüretle mi gerçekleştiriliyor? Hangisi olursa olsun, ortada Türk Ordusu açısından çok vahim ve marazi bir durum var demektir. Art arda gelen şu hatalara bakın. Cezalandırmak istediği erin eline, pimi çekilmiş el bombası verip 4 kişinin ölümüne yol açan subay kamuoyundan saklanmak isteniyor. Bir kız çocuğu tarlada ölüyor, suçlamalar yapılıyor. Bunun açıklaması günlerce sonra geliyor. Bir albayın hazırladığı darbe belgesi için komutan kendini angaje edip `kâğıt parçası` diyor veya dedirtiliyor. Sonra belgenin aslı ortaya çıkıyor. Hangi ordu bu kadar üst üste vahim hatayı kaldırabilir?

Ahmet Altan (Taraf)
: Bizim ordu disiplinden tamamen kopmuş. Kendini "her türlü hukuksuz eylemi yapma hakkına sahip" sanıyor. Bizim ordunun her yanından "hukuksuzluk" fışkırıyor. Türkiye`nin yolunun açılması, gelişmesi ve çağdaşlaşması için ordunun siyasetten çekilmesi, askerlerin hukuk tarafından denetlenebilmesi gerekiyor.

Oral Çalışlar (Radikal): Belge, ordudaki yasadışı bir yapılanmayı, seçilmiş meşru iktidarları zor yoluyla devirmeyi amaçlayan bir komployu kanıtlar nitelikte bir belgedir. (...) Bu belgenin sorumluları yargıya hesap verecekler. TSK, ülkemiz demokrasisinin sınırları içine çekilecek ve asli görevine dönecektir.

Taha Akyol (Milliyet):
Hukuk sonuna kadar işlemeli, bir daha kimse böyle şeylere cesaret edememelidir. Bu, demokrasi için de TSK`nın itibarı için de zorunludur. Askerler bir de şunu düşünmeli: Niye öyle birkaç yıldır değil, en azından yarım yüzyıldan beri darbeler, cuntalar, müdahaleler, provokasyonlar, andıçlar söz konusudur? Bu problem, "bilgi sızmasını önlemek" gibi teknik bir sorun değil, "askerî ideoloji" ile ilgili ciddi bir sorundur: TSK artık `toplum mühendisliği`nin çağının geçtiğini görmeli; Harbiye`den itibaren eğitimini buna göre gözden geçirmelidir.

Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak): Böyle bir skandal herhangi bir hukuk devleti düzeninde ordu komutanını derhal görevden alma ve ordunun içini hallaç pamuğu gibi atmakla sonuçlanırdı. Bir gün Türkiye de bunları görecek... Şu aşamada en azından Genelkurmay Başkanı`nın görevden alınması ya da istifa etmesi çok kişinin aklına geliyor ve çok kişiye meşru geliyor.

Hasan Cemal (Milliyet): Başbuğ, kâğıt parçası derken gerçeği biliyor muydu? (...) Durum vahim. Hem de çok vahim. Türkiye`de demokrasi, hukuk devleti, asker-sivil ilişkileri, askerin demokrasi içindeki konumu yerli yerine oturacaksa, bu planın arkasında yatan gerçeğin, daha doğru deyişle kirli tezgâhın ortaya hızla çıkarılması gerekir.

Cengiz Çandar (Radikal): TSK`yı yıpratma kampanyası yok. TSK içindeki hukuksuzluk halinin böyle örtülmeye kalkışılmasıyla TSK yıpratılmış oluyor. TSK`yı yıpratmanın ve TSK`nın yıpranmasının önüne geçmek, hukukun önüne geçmemekle mümkün olacak. Mızrak çuvala sığmıyor...

Ahmet Taşgetiren (Bugün): Ben derim ki, TSK`yı böyle macerala-ra sürük-lemek hiç kimseye hayır getirmez, öncelikle memlekete hayır getirmez. TSK`da sorumluluk üstelenen kadroların demokratik süreci içselleştirmelerinden başka çıkar yol bulunmamaktadır. Yaşananlar, yanlış tavırların TSK`ya nasıl dramatik bedel ödettiğinin göstergesidir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.

Yasemin Çongar (Taraf): Öncelikle yanıtlan-ması gereken çok kritik bir soru var; Genelkur-may karargâhının bulaştığı suç, ne ölçüde Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ`un bilgisi dahilindedir? (...)

Eğer durum böyleyse, Başbuğ, ya paşa paşa istifa etmeli ya da Başbakan tarafından görevden azledilmelidir.


GENÇ'ın Yazısı.