Uçağa binenler bilirler; Kalkış esnasında tekerlekleri üzerinde iyice hızlanır uçak. Birkaç yüz metre sonra, pervanelerin delice dönüşüyle birlikte havaya kalkar ve tekerlekler yerden kesilir. Nasıl kalktığını anlamazsınız. Bu defa hızla yükselirsiniz bulutlara doğru.

İşte o sırada biraz sallanır, biraz yalpalar uçak. Burnu hafif havaya kalkıktır ve gideceği istikamete doğru rota tutturmak üzeredir. Birkaç dakika sonra rotasına oturur, sallantı biter ve havada bir kuş gibi süzülmeye başlar. Artık tam gaz hedefe gidiliyordur.

Türkiye’nin bugünkü durumunu aynen buna benzetiyorum. Havalandık, yalpalanmaları ve sallanmaları atlattık, hedefimize doğru son hızla uçuyoruz elhamdülillah. İçte ve dışta ümit veren gelişmeler yaşanıyor. Özellikle bu son  referandumun ne büyük güzelliklere ve değişimlere gebe olduğunu ilerleyen yıllarda hep birlikte göreceğiz.

Şimdi sıra tertemiz ve sıfır bir anayasa sürecinde. Bunu her yerde dillendirmek zorundayız. İnsan haklarına saygılı, evrensel normları  barındıran, üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü perçinleyen sıfır ve güçlü bir anayasa, emin olun ki Türkiye’yi ilerleyen yıllarda dünyanın Paris’i hâline getirecek.

Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.