Genç Dergi’nin, bir Google haber grubu var: “Genç Haber”*. Genç Dergi okur, yazar ve gönüllülerinin; çeşitli konularda paylaşımlarda bulundukları, benim de severek takip ettiğim bir mecra. İşte tam da orada; hem de çok yakın bir  geçmişte, arkadaşın biri: “Besmele’nin Gücü” başlıklı bir paylaşımda bulundu. Arkadaşın gruba attığı mailde bir youtube videosu var. Videoda; bir takım kurbanlıkların, besmele çekildikten sonra “tam bir teslimiyetle” bıçağın altına  yatmaları görüntüleniyor. (İlgili video aşağıya eklenmiştir.) Arkadaşımız da buradan hareketle; “besmele çekersen böyle olur, hep böyle olur zaten” şeklinde anlaşılabilecek bazı sözler yazmış. Allah muhabbetini artırsın, arkadaşımın Besmele’yle ilgili coşkusu  gerçekten de takdire şayan. Keşke herkes dini konularda bu kadar heyecanlı olsa. Bununla beraber; ben de bu vesileyle -arkadaşımı değil de- toplumumuzda sıkça yapılan bir yanlışı değerlendirmek istiyorum.

Dimyad’a İrşada Giderken…

Bu tip olayların, bilhassa dini altyapısı eksik olan kitlelere; genelgeçer sonuçlar olarak ve İslam’ın hak din olduğunu kanıtlayan delillermiş gibi sunulmasını yanlış buluyorum. Çünkü insanlar, bu gibi durumlarda; çoğunlukla sebep sonuç ilişkisini  doğru kuramadıkları için yanlış fikirlere kapılıyorlar. Biz de bu sayede; insanların imanını artırayım derken, ellerindekinden de etmiş olabiliyoruz.

Mesela yarın bir gün; bu maili okuyan bir arkadaş, kurban keseceği sırada besmele çekse ve kurbanlığı da söz konusu youtube videosunda olduğu gibi “tam bir teslimiyetle” bıçağın altına yatmasa da kaçsa… Bu durumda o kişi şunu sormaz mı:  “Hani besmele çekince oluyordu?! Niye olmadı?” Bence sorar. Sadece zahiri gören ve yalnızca gördüğünü delil sayan kişiler, aynı fiil; kendileri tarafından da denendiğinde benzer bir sonuç alamazlarsa; reddetme yoluna gitmezler mi? Bence  giderler. Ve bunun sorumlusu da biz sayılmaz mıyız? Bence sayılırız. O bir tarafa: Peki ya biz?.. Kendimiz; bu tip vakaları ne derece doğru anlıyor ve ne derece doğru yorumluyoruz acaba? Hiç düşünüyor muyuz? Bence düşünmüyoruz.

Aynı Sebepler Aynı Şartlarda Aynı Sonuçları Doğurur

Yukarıdaki ve benzer diğer olaylarla ilgili olarak, öncelikle şunun altını çizmek gerekir: Aynı şartlar altında; aynı sebepler; aynı sonuçları doğurur. Eğer doğurmuyorsa ya şartlarda ya da sebeplerde bir farklılık vardır. Yukarıdaki olayda; besmeleyi çeken kişi, muhtemelen; besmelenin manasını kendinde açığa çıkarmayı başarabilmiş biridir. (Yahut kesenler değil de kesilenler vâkıftır manaya.) Ki bu gibi haller, ancak belirli makam ve mertebelerde zuhur eder. Besmele’nin (veya diğer herhangi bir başka ayetin) manasını, kendi  kalbinde açığa çıkaramayan birisi/birileri, benzer sonuçlara ulaşamaz demektir bu. Allah’ın bir sevgili kulu, parmağıyla işaret edip, Ay’ı ikiye ayırdı diye; parmağını uzatan herkes Ay’ı yaracak diye bir şey yok yani!

İşin Sırrı

Kısaca ifade etmek gerekirse: Bütün sır; ayetlerin suretlerinde değil manalarının açığa çıkarılmasındadır diyebiliriz. Ki bunun nasıl olabildiği de uzun ve biraz da teknik; başka bir yazı konusudur.

Allah rahmet eylesin; bir zamanlar Tarih Gastesi diye bir ekimiz vardı. İlk sayılarından birinde; konuyla ilintili şöyle bir hikâye yayınlanmıştı: “Fakirin biri, Hz. Ali’ye gidip: ‘Yoksulum, bana yardım et’ demiş. O sırada; elinde adama verebileceği hiçbir  şey bulunmayan Hz. Ali, eğilmiş. Yerdeki kumu avuçlamış. Bir dua okumuş. Kum altın olmuş. Adama uzatmış. Adam hem altını almış hem sevinmiş hem de şaşırmış. Hz. Ali’ye, hangi duayı okuduğunu sormuş. Hz. Ali ‘Fatiha’ demiş. Hem altını  hem de taktiği alan adam, sevinçle yoluna gitmiş. Bir süre sonra harcadığı altınlar bitmiş. Altınların kısa sürede bitmesinin sebebi, adamın ‘nasıl olsa kaynağı bende. Okurum Fatiha’yı; yenisini yaparım” diye düşünmesiymiş (muhtemelen). Lakin  olmamış. Adam ne kadar okursa okusun; kumu, Hz. Ali’nin yaptığı gibi altına çevirememiş. Çaresiz tekrar çalmış “İlmin Kapısı”nı. Demiş ki: ‘ Ee?! Ben de okudum Fatiha’yı. Hiçbir şey olmadı.’ Hz. Ali, üzgün üzgün, cevaplamış: ‘Dua aynı dua ama kalp aynı kalp değil ki…’”

Duydunuz peşin parayı; gülersiniz tabi!..

* Üye olmak isteyenler için Genç Haber internet adresi: https://groups.google.com/group/genchaber


Sinan Özgenç'ın Yazısı.