Durdurun Dünyayı
AMERİKA MENFAATÇİLERİN ÜLKESİ RÜYALARIN DEĞİL
Okuyarak, yazarak, yiyerek, içerek, gezerek direnebilir mi insan? Bilmiyorum ama inan olsun her gün deniyoruz. Ben deniyorum, sen deniyorsun, ustam deniyor, üstadım deniyor.
Dünya dönüyor hep aksi yöne. İyiliğe değil kötülüğe. Şimdi sadece arabalarda dinlediğimiz radyolardan feryatlar yükseliyor, “Durdurun dünyayı başım dönüyor” diye haykıran yalnız Ferdi Tayfur mu kaldı sanıyorsunuz? Tüm öğle aralarında yarım ekmek arası götürdüğümüz bu dünya değil de ne? Hani martımız vardı. Jonathan Livingstone diye bir martı. Göklerde süzülüp süzülüp dalışa geçiyor kendini aşmak için her şeyini feda ediyordu. Bak o martı bile göğe yükselip yükselip geri inişe geçmek istemedi. Tavuk dürüm görünümünde sunulmak istemiyormuş, ne güzel. Şimdi ekip kurmuş birlikte uçuyorlar yer kürenin dışına. Oysa biz hâlâ…
Yerde pinekliyoruz. Biz böyleyiz işte. Bir rüzgâra uçar bir dumana konarız. Her yerde savaş, her yerde eylem, her yerde hır gür. Okuyarak, yazarak, yiyerek, içerek, gezerek direnebilir mi insan? Bilmiyorum ama inan olsun her gün deniyoruz. Ben deniyorum, sen deniyorsun, ustam deniyor, üstadım deniyor.
Dünya ayaklanmış yürüyor. Wallstreet’i işgal et! diyor. Dünya’yı işgal edenleri dünya, işgal etmeye niyetleniyor. Başarabilinecek bir şey midir bilmiyorum. Hangi dünyanın kazanacağı da meçhul. Ama bu dünya ve bu dünyaya ait her şey elbet tükenecek. Allah iki cihan saadeti versin demek bazen zorlama oluyor galiba. Olmayacak duaya âmin demek gibi de olabilir.
Her şeyin tam olarak ne zaman başladığını kestirmek güç ama bankaların, faizin, sermayenin icadı bizi bu sömürünün tarihine götürecektir. Haram Tarih diye bir kitap yazsak yeridir yani. Şimdi artık bu süreç kendisini boğmaya başladı. Artık insanların menfaatleri devletin menfaatiyle örtüşmüyor.
Amerika’nın her zaman övündüğü kapitalist kurgusu buydu. İnsanlarının menfaatlerinin devletlerinin menfaatleriyle uyuşması. Yani insanlarının neye ihtiyacı var? Petrole. Git işgal et Irak’ı. İnsanlarının neye ihtiyacı var? Uyuşturucu. Git işgal et Afganistan’ı. İnsanların neye ihtiyacı var? Cevhere. Git işgal et kara kıta Afrika’yı. Peki, Amerikalıların kaçının sesi çıkıyordu? Bir avuç bile değil. Ne değişti de halk gözünü Wall Street’e dikti? Çünkü artık Amerika işgal ederek sömürme sistemini rahat sürdüremiyor. Bu durumun hem kendi çarkına çomak sokulmasıyla hem de kendi ayağının takılmasıyla alakası var. Dolayısı ile halk menfaatinden mahrum bırakılmaya başladı.
Amerika menfaatçilerin ülkesi rüyaların değil. Newyork Çeteleri diye bir film vardı. Birleşik Devletler olmadan önceki Amerika’yı anlatıyordu. Amerikalılar o filme bakıp o günlere dönmek istemezler elbet ama gidişat o yönde. Tabi bu sadece Cumhuriyetçilerin oyunu değilse. Öyle ya Demokratlar ve Cumhuriyetçiler var. Cumhuriyetçiler işgal eder, Demokratlar sömürür. Kural budur. Çark ve azı dişliler dönmeye devam eder. O azı dişlileri hepiniz bilirsiniz. Liderler değişir, partiler değişir ama onlar değişmez. Kapitalizmin teminatı olan şirketlerden bahsediyorum. Bunlar sadece Amerika’da mı? Hayır, aynı şekilde Türkiye’de de varlar. Sadece isimler farklı, ailelerin soy isimleri de farklı.
Bunların sistemini biz nasıl çökertiriz ki? Ya Selman-i Farisi gibi üç hurma yaprağından sadece birini kendimize ayırırız. Ya Ebuzer gibi elde avuçta sıfır koyarız. Ya Peygamberimiz gibi yarın ne yiyeceğimiz konusunda birikim yapmak gibi bir kaygımız olmaz. Evet, bunların hepsi o ismi batasıca şirketlerin canını çok sıkar. Yapabiliyor muyuz? Cevabı biliyorum ama en azından niyet, en azından denemeler, en azından gayretler bizi kurtaracak. İyilerin ordusuna koşan topal karınca gibiyiz… Olur, bu iş gerçekten olur.
Sami Yaylalı'ın Yazısı.