Yanan Çiçeklerin Kokusu
Temel BAŞ
Yol ayrımı vakitlerde
Su yerine, nemli cümleler dökülürmüş yollara.
Bir de dönüşsüz gidişlerde
Gitmeleri sığdırırmış insan
Elvedalardan arta kalan her boşluğa.
Ve lisanlar da tükenir,
Çenelerde kapanırmış sonunda.
Pasaklı bir kahin gibi konuşmaya başlarmış gözler.
Kalanlara da değil gidenlere de,
Gidişlere ağlanırmış aslında.
Bilmeden ağlayan insanlar
Ağlamadan bilememek faslında.
Tanyerine eşlik eden saçlarla,
Yapraklara özenen kollarmış asıl acıyı tadanlar.
Şafağın rengine aldanıp ağaran şaçlar
Kararan yalancı güneşleri reddedermiş,
Yaprak gibi düşen kollarda ilkbaharları.
Bu yüzdendir belki de;
Çiçek mevsimlerinin gün batımlarında içmek.
Kafatasına geçmişini doldurup içermiş insan,
Hayaller görürmüş yaşanmışlık sandıklarına dair.
Ve dokunurmuş
Çalınan her kapının ardından
Ses verenin aşinalar olması.
Ama yaşamın sırta yakın tarafı
İnsanı gününe de ayıltırmış.
Kısırlaşan beyinlerin doğuramadığını
Doğururmuş bir çırpıda.
Oturup anlatırmış;
Aşinaların nasıl yabancılaştığını,
Çöl kasırgalarının ansızın kopuşunu,
Yakılan çiçeklerin simsiyah kokusunu.
Tüm virgülleri esir alan hayatın,
Tek bir noktaya teslim oluşunu.
Yaşlı ve çirkin bir kadın,
Oyunlardan habersiz bir çocuk
Ve kaybedenler arenasında,
Hep kazanan bir adamla tanışırmışsın.
Ağlarmışsın.
Alnında karışık izler bıraka bıraka,
Cevapsız sorulara el sallaya sallaya,
Harabe gülücüklere sarıla sarıla ağlarmışsın.
Anlarmışsın.
Ölüm meleği imzasını
Doğduklarında atarmış insanların alnına
Ve İlk çığlıkta boş değilmiş son sukut gibi.
Yaşı yazmazmış kafa kağıdında,
Doğum ve ölüm adlı ikiz kardeşlerin.
İkisinin de gözleri karaymış,
İkisinin de zamanlaması harika.
Zamanında düşen yaprak gibiymiş insan,
Hazanında düşermiş toprağa.
Ve ardından ağlanırmış.
Asıl önemli olan ise;
Tebessüm artıklarından müteşekkil,
Göz yaşları bırakmakmış ardında.
Ve hayatın gayesi;
Kalanların ağladığı gidişe kahkahalar atmakmış.
Not: GENÇ Şiir grubumuza üye olmak için gencsiir@gmail.com adresine mail atmanız yeterli.
GENÇ'ın Yazısı.