Dünyanın Alnını Karışlayan Adam: Hârizmî
Bilim tarihine baktığımızda ilkleri başaran bilim insanlarının ekserisinin İslâm coğrafyasından olduğunu görürüz. Batılı tarihçiler bile Müslüman bilim adamlarının Tıp, Fizik, Kimya, Matematik, Gökbilim ve daha birçok alandaki başarılarını inkar etmemişler ve eserlerinde geniş yer vermişlerdir! Biz de cebirin babası, ünlü matematikçi ve gökbilimci, Hârizmî’den kısaca bahsedeceğiz.
Ne zaman doğduğu bilinmeyen Hârizmî, dokuzuncu yüzyılda (Allah O’ndan razı olsun) Halife Me’mun döneminde Bağdat’ta yaşadı. Bağdat’taki Beyt’ül-hikme’nin kütüphanesinde müdürlük görevinde bulunduğu sırada pek çok eser kaleme aldı. Matematik, gökbilim ve coğrafya alanında eserler yazdı. Kitâbü’l-Muhtaşar fî hisâbi’l-cebr ve’lmukâbele adlı eseri, isminde “cebir” geçen ilk matematik kitabı unvanına sahiptir. Bir diğer eseri olan Zicü’l-Hârizmî, günümüze kadar gelebilen ilk İslâm astronomi eseri olmuştur.
Hârizmî’nin gökbilim alanındaki çalışmalarından, Şemsettin Günaltay I. Türk Tarih Kongresi’nde şu şekilde bahsetmiştir: “Abbasi Devleti’nin meşhur vezir oğlu veziri Yahya Bermekî -Beyt’ül Hikme- yâni -Felsefe Evi- adında bir akademi kurdu. Bunun reisi Harzemli Ebû Abdullah Mehmed ibn-i Musa’dır. Avrupalıların el-Harezmî dedikleri Harzemli Türk, Me’mûn’un kütüphaneler müdürüydü. Zamanın en yüksek heyet (astronomi) ve matematik âlimi yine bu Türktü. Bu büyük âlim, Bağdat ve Suriye’de ilk defa esaslı iki rasathane kurdurdu. Uzun yılların emeğiyle Zicü’l-Hârizmî vücuda getirildi. Zic, yıldızların hareketini hesap eden ilimdir. Asırlarca ilim âlemine bu zic rehber oldu. Daha 12. asırda, Adelar Debat tarafından Latince’ye tercüme edilmişti. Bu eser 16. asır Avrupa Rönesansçılarına temel oldu.”
Şemsettin Günaltay’ın da dediği gibi dünya üzerinde ilk defa esaslı olarak rasathane kurduran yine Hârizmî’dir. Bu da Müslüman bilim adamlarının çalışmalarını bilimsel gözlemlere dayandırdıklarının en önemli kanıtlarından bir tanesidir. Ancak batılı ve özellikle Yunanlı bilim adamları gökbilimle daha çok felsefi olarak ilgilenmişler ve astronomik olayları garip tanrılara atfetme sapıklığına düşmüşlerdir.
Max Vintanjoux, gökbilim alanında nam salmış olsa da ismini daha çok Matematik alanında yapmış olduğu çalışmalarla duyduğumuz Hârizmî’nin, bu alandaki büyük katkılarını Le Miracle Arabe eserinde itiraf etmiştir: “Hârizmî’nin cebirle ilgili kitabı meşhurdur. Bu kitapta geçen cebir kelimesi -algoritma- şekline sokularak nihayet logaritma halinde bugüne kadar gelmiştir. Gerard de Ciremon tarafından tercüme edilmiş olan bu eser eski Araplar tarafından kurulan büyük matematik yapısının köşe taşlarından birisi olmuş ve bir zaman sonra ilk batılı meslektaşlarını cebirin ve âşârî (ondalık) aritmetiğin hususiyetlerine alıştırmıştır.”
Hârizmî, Kitâbü Şûre-ti’l-arz adlı eserinde ise şehirlerin ve bazı bölgelerin koordinatlarını vermektedir. Bu eseriyle Müslüman coğrafyacılarına örnek olmuş ve onlara ışık tutmuştur. Ortaçağların neredeyse son zamanlarına kadar Avrupa’da Dünya’nın düz olduğu kabul edilirken Hârizmî bırakın Dünya’nın yuvarlaklığını, Arz’ın çapını ölçmeyi başarmış ve bugünkü değerlere oldukça yakın sonuçlar elde etmiştir!
Hârizmî bilim tarihindeki şöhretinin aksine hayatı hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Doğum yılı tam olarak bilinmediği gibi ölüm tarihi de tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı tarih kitaplarında verilen dolaylı bilgiler ışığında 847 yılından sonra öldüğü kesin olarak bilinmektedir.
Bilgisayar sistemlerinin temelini oluşturan algoritmanın babası olan ve aynı zamanda ilk rasathaneyi kurduran bu Müslüman dahi bilim adamından Allah razı olsun. Rabb’im Hârezmî’de mevcut olan bilim aşkını, öğrenme aşkını kalplerimize nakşetsin!
Yazımızı Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) âlimler ile ilgili Buhari’de geçen hadis-i şerifiyle bitirelim. “Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yapt ığı ndan hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişiye Allah’tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, Ay’ın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüş miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasip ve kısmet almış olur.”
Muaz Erdem'ın Yazısı.