Deprem Zelzeleye Karşı
an’da meydana gelen depremler hepimizi derinden üzdü. Şefkat ve merhamet abidesi milletimiz yardım elini uzattı, hep beraber yaralara merhem olmaya çalıştık. Her zamanki gibi yine devlet suçlandı, Kızılay hazırlıksız yakalandı, olayda ihmali olduğu düşünülen müteahhitler köşe bucak kovalandı. İsimlerini henüz unuttuğumuz deprem profesörleri kanaldan kanala, röportajdan röportaja koştular. Fay hatları didiklendi, mühendislik hesapları yapıldı; devlet baba, analığını bir kenara bırakıp çürük binaları yıkın, yoksa biz geliyoruz dedi. 1999 depreminde “Zinhar içki içilmeye, zina yapılmaya, bu felaketler hep bu günahların neticesinde başımıza gelmekte.” diyen imam efendiler, dönemin netameli siyasi konjonktürünü de arkasına alan medya tarafından, anında yenmişti. Söz konusu sindirmenin kalıcılığına, daha da bilimselleştiğimizi, daha da çağdaşlaştığımızı sananlar öylesine inandılar ki artık bu konuda din ve din adamları ne der diye tenezzül bile etmiyorlar. İnancı dışında, elindeki birçok şeyin, başka şeylerle yer değiştirdiğinin farkında olmayan insanımız, tevekkül ehli; hayır, şer bildiği her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyor. “Allah’ın hikmeti”, “Allah ne yazdıysa o olur” diyor. Çaresiz insanların, dua yerine geçecek bu sığınma ifadelerine bile çemkiriliyor. “Şu bilinsin ki bu bir doğa olayı” diyen yanındaki konuğuna, gaf şampiyonu enkırmen “Oradakilere dikkat ettim, sanki bu deprem olayı Allah’tan gelmiş bir şey gibi algılanıyor!” diyebiliyor. Bunlar başlarına bir sıkıntı geldiğinde, nasıl bir Allah’a sığınıyorlar çok merak ediyorum.
Sığındıkları pozitivist bilimsellikle, depremin oluşumu hakkında kimseye söz söyletmeyenler, ileri sürdükleri teorilerle henüz önleyici bir tedbir de gerçekleştiremediler. Deprem onlar için doğal ve amaçsız bir tabiat olayı. Artık, “Zina yayılınca depremler çoğalır.” demek yasak. Deprem kelimesinin muadili olarak “zelzele” kelimesini kullanınca, sıka sıka fındıkkabuğuna doldurdukları kelime dağarcıklarından bön bön bakıyorlar. Zilzal Sûresi’ni, böyle bir felakette okumanın, Allah’ın yardımına vesile olacağını söyleyenler karikatürize ediliyor. Allah’ın merhametini yanlış tevillerle sulandırıp, zihinleri bulandıranlar “Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” (Enfal 25) ayetindeki Murad-ı İlâhi’yi anlayamadılar. Deprem yer katmanlarındaki tektonik hareketlenmelerden olur, bu yüzden bu hareketlere dikkat etmeli diye kıvranıp duran gafiller: Biz inanıyoruz ki Kur’an’da, bir tek yaprağın, ağaçtan düşmesinin dahi onun bilgisi dâhilinde olduğu bildirilmektedir. Bir yaprak, bir sinek dahi onun bilgisi, iradesi dışına çıkamıyorsa koca yer kabuğunun, onun irade ve izni olmaksızın hareket etmesi mümkün değildir. Ve biz size inatla Zilzal’ı okumaya devam ediyoruz. “Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı, ağırlıklarını dışarı atıp çıkardığı ve insan: “Buna ne oluyor dediği zaman……”
Ali Can'ın Yazısı.