"Evrimin Kayıp Halkası" Bulundu (!)
Site Özel
6266 okunma
Ahmet Alptekin
Evrim teorisi üzerine çok yazılmış, konuşulmuştur. Bu konuda araştırma yapmış biri olarak değil, sadece kendi alanımda okuduklarımdan yola çıkarak biraz varsayımlarda bulunmak istiyorum. Teoriye göre, canlıların evrimi, en küçük bir yapıtaşlarından başlamış ve zaman içerisinde gelişerek ve değişime uğrayıp bugüne gelmiştir, buna insan da dahildir ve yaygın bilinen söyleyişle maymundan türemiştir. Bunu ispat için, insan-maymun arası fosiller de mühim yer tutmaktadır. Kulağıma çalındığı kadarı ile, kafatasının omurgaya göre konumu, canlının ayakta durup duramayacağı filan önemli noktaları bu araştırmaların. Belki Evrim Teorisi meselesinde bu bahsettiklerimin modası zaten geçmiştir veya geçecektir.
Dünyada ne kadar çeşit canlı yaşadığını bugün için bile bilmiyoruz, kaldı ki, dünya kuruldu kurulalı ne kadar canlının ve canlı türünün gelip geçtiğini bilmek imkansız birşey. Diyelim fosil bulundu, hem insana benziyor, hem maymuna. Pekala o binlerce, belki milyonlarca canlıdan biri olabilir. Kaldı ki, her canlı türünün tüm mensupları da birebir fabrika üretimi gibi değil, malformasyonlar, deformasyonlar ve şekli etkileyecek bilimum hastalıklar mevcut iken, bir iki fosil, onu bırak binlerce fosil ne ifade eder? Diyelim, maymun ve insan iskeletleri arasında binlerce geçiş fosilleri çıktı, ne ifade eder kendi başına? Bence koca bir hiç. Neden mi? Çünkü insan sadece kemiklerden ibaret değildir. Çünkü bugüne kadar yaşamış canlılar içinde şeklen insana yakın hayvanat olabilir.
Bazen kendi kendime sorarım. Mesele eğer olasılık meselesi ise, düşünün, dünyada şimdiye kadar hiç fotoğraf makinesi oluşmuş mudur? Bu soruyu, insanın tesadüfen evrimleşerek meydana geldiğine inanan kimseye sorsanız, muhakkak ki inanmayacaktır. Mercekleri olacak makinanın, içindeki elektronik devresi olacak, dışının boyası kaplanmış olacak, içinin pil yuvası olacak ve oraya piller tesadüfen oluşup yine tesadüfen yerleşmiş olacak, arka tarafında ekranı tam milimlik kesilmiş, çalışır vaziyette olacak, üzerinde Sony yazıyor olacak:)... Velhasıl, yeryüzünde hammaddesi olduğu halde, bunun olamayacağını herkes bilir. Kıyaslama yaparak, benim her hücremin o mükemmellikte o makineden aşağı kalır yanı olmadığına göre, diyecek söz mü kalır?
İnsanın vücudunu, hastalıklarını okuyup öğrendikçe, insanın aslında yaşadığı her anın mucize olduğuna inanmaya başladım. Çünkü muazzam, aklın hayalin almayacağı bir düzen, her an akıp gitmekte. Öyle insan yaratılmış, sonra kendi halinde bırakılmış olduğuna inanmıyorum. Düşünsenize, benim vücudumda trilyonlarca hücre var. Bu hücrelerin içinde saniyede belki milyonlarca olaylar meydana geliyor ve hepsi bir düzen içinde. Idrakimin ötesinde birşey ama, diyelim ki bana bunun ilmi ve kudreti verildi, "haydi kendi vücudunu kendin yönet, gerekli emirleri sen ver" dendi.
Düşünüyorum da, benim bütün ömrüm boyunca vücudumda meydana gelen olayların tek tek emirlerini verecek, işleri takip ettirip yaptıracak olsam, tüm ömrüm boyunca yaptırdığım işler belki de bir saniye yaşamama yetmeyecek... Tam manası ile, Allah`ı şükretmekten aciz ve onun büyüklüğünü anlamaktan da aciziz. Bunlar da güdük aklımızın anlamaya çalıştığı, gözle görülebilen meseleler, beş duyumuzun ötesinde, Allah`ın yarattığı bu ve başka alemlerdeki meseleler değil...
Hal böyle iken, milyonlarca fosil çıksa ne olur? Biri çıkıp -haşa- Allah`ın olmadığını ispatladığını iddia ediyor diyelim. Karşısına geçip sormak isterim, ya bir de bana ispatlar mısın? Ağzını açıp konuşmaya başlarken, "Olmadı aga, baştan" derim. Tam yine ağzını açıp konuşacak, gene baştan başlatırım. Bu sefer ne diyeceğimi merak edip beklerken "Olmadı, gene baştan" derim. Ya kardeşim, senin cismen var olmanı geçiyorum, sadece ayakta durman bile bir mucize ki... Beyinden, hangi kasların ne şiddette kasılıp seni ayakta tutacak, bunun ölçümü otomatik olarak yapılıyor, gerekli merkezle iletişim kurulup oradan emir çıkıyor. Ta beyninden bacağına kadar o emir gidiyor, kasların emir gelince ne yapacağını, nasıl kasılıp duracağını, o emirlere vereceği cevabı biliyor ve ona göre davranıyor. Bu söylediklerim de, o anki yaşanan mucizenin o kadar küçük bir kısmı ki... Kalkmış, Yaradan`ı inkar ediyorsun.
Hani derler ya, işte "şunu yapacak anasının karnından doğmadı" diye, hakkaten, Allah`ın yokluğunu ispatlayacak kimse doğmadı, çünkü var olan herşey zaten O`nun bir eseri, derinlemesine bakınca da mucizesi, daha derinde de ne var bilmiyorum. Dünyanın önde gelen bir evrim araştırmacısının laboratuar komşusu bir abi demişti ki, "Evrimi destekleyici deliller bulunabilir ama evrim ispatlanamaz" demişti. Şahsi kanaatim, evrim teorisi ile ilgili olarak, eğer ki doğru olmadığını kanıtlamak isteyen varsa, boş yere " bilmem ne fosili zaten sahte imiş", " filanca fosildeki beş milyon yıllık kurbağa günümüzdeki ile aynı" gibi meselelerle uğraşmamalı. Müslüman kafası ile düşünüp, ibret ile bakabilmesi ve bilim alanında hakkını vererek çalışması hepsinden önemli. Zaten bilinen şeyler müslüman aklı ile yorumlanınca bir delile ihtiyaç filan yok vesselam.
GENÇ'ın Yazısı.