Üniversiteli Gencin Namazla İmtihanı!
Cuma vakti namaza gittiği için derse giremeyen kardeşlerin yoklama kağıdındaki imzaları benden. Tüm sorumluluk bana ait! Haydi Allah kabul etsin!
Ben Mühendislik fakültesi öğrencisiyim. Bizim fakültelerde, siyasal bilimler ya da uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde olduğu kadar siyasi mevzu tartışılmaz. Hatta neredeyse hiç konuşulmaz. Makine icadından başını kaldıran bir öğrenci siyasi ya da dini mevzularda etliye sütlüye karışmadan diferansiyel denklem hesaplaması yaparak geçirir hayatını. Ama gelin görün ki arada bazen birkaç akl-ı selim (!) peyda olup enteresan gelgitler yaşamamıza sebep olur.
Cuma gününe denk gelen bir mühendislik dersinin ilk saatine, “Cuma namazını” eda etmek isteyen bir arkadaş katılmadı. Namazını kılıp da ikinci derste sınıfa gelen arkadaşa profesör: “İlk ders neredeydin sen?” diye sordu. Arkadaş da gayet tabii “Cuma namazını kılmaya gittim hocam!” diye cevapladı. Hocanın cevap kabilinden söylediği şu iki cümle, tüm günümü kalbî bir yas ile geçirmeme vesile oldu desem yeridir: “Başka zaman kılsan olmuyor mu cumayı? Annen baban seni üniversiteye cuma kılman için mi gönderdi?”
İnsan şöyle bir durup düşünüyor bu iki sorudan sonra… Üniversite denilen yer, bir yerlerde bir zamanlar bize okutulmuş metinlerin içine gizlenmiş “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” olarak yetişmemizi sağlayan bir kapı mıydı, yoksa Pavlov’un zil çalınca acıktığını fark eden köpeği gibi ders saati geldiğinde ciddi bir nizamla tek düze bir amfiye oturup, derse girip de kendi dayatmalarını size lanse eden bir grup monarşik düzen elemanlarının kurduğu bir sistem dayatması mıydı, işte onu bilemedim.
Yaşadığım bu olay içimde öyle derin bir iz bıraktı ki; kendimi bir gestapo düzeni içinde hissettim. Lise yıllarında tahayyül ettiğim kitap kokan sınıfları bulamadım ben üniversitede, çünkü burada öğrencinin namaz saatine denk getirilmiş final sınavları vardı. Ders saatimizle çakışan namaz vaktini kaçırmamak için kendi adına yoklama kağıdına imza attıran, namaz kılarken bir yandan da üç kağıda zorlanan “üniversite gençliğinin namaz ile imtihanı” diyebiliriz içinde bulunduğumuz hâle…
Bizler üniversite sıralarında inadına ders saatiyle çakışan namazımızı eda edip onu göğe yükseltirken, elimizde tuttuğumuz kitaplarımızı da sadece O’nun (c.c.) için tuttuğumuzun idraki içinde olmalıyız hep…
Ha unutmadan! Cuma vakti namaza gittiği için derse giremeyen kardeşlerin yoklama kağıdındaki imzaları benden. Tüm sorumluluk bana ait! Haydi Allah kabul etsin!
Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.