Amerika, kimseyi inandıramadığı yalanlarıyla, 2003 yılında işgal ettiği Irak’tan 9 yıl sonra, 2011’in sona ermesine günler kala çekildi. İşgalci son askerin Irak’tan çekilmesiyle birlikte, Irak’ın işgal öncesi ve sonrası durumu sorgulanıyor uluslararası siyasi analizlerde.

İşgal öncesi Irak ile “özgürleştirilmiş Irak” arasındaki farkı biz de bir iki madde ile sıralamaya çalışalım.

İşte size “özgürleştirilmeden” önceki ve “özgürleştirilen” Irak:

İşgal öncesi Irak, evet doğru Saddam gibi bir diktatör tarafından yönetiliyordu.

İşgal sonrası Irak, evet Saddam’dan kurtuldu. Ama onun yerini bir başka diktatör aldı.

İşgal öncesinin diktatörü, karşısında olan herkese zulmediyordu.

İşgal sonrasının diktatörü ise etnik ve dini ayırım gözeterek yapıyor yapacağını.

İşgal öncesi Irak, bölgesel bir güçtü. Kendinden çekinilen bölgesel bir aktördü.

İşgal sonrası Irak ise üç dört parçaya ayrılmadan önceki son durukta duruyor.

İşgal öncesi Irak, etnik ve dini ayrışma gibi tehlike içerisinde değildi.

İşgal sonrası Irak, birbirlerinin camisinde kendilerini havaya uçurmaya hazır “fedailer cenneti” adeta…

İşgal öncesi Irak’ın elektriksiz, susuz kalmak gibi bir problemi yoktu.

İşgal sonrası Irak’ta düzenli bir elektriğe ve temiz suya ulaşabilenler parmakla gösteriliyor.

İşgal öncesi Irak’ta dulların sayısı tam olarak nedir bilmek zor. Ancak işgal sonrasına ilişkin verilen rakamlar korkunç; 1.5 milyon Iraklıyı katleden işgal güçleri, 900 bin kadını kocasız bıraktı. 1 milyon 600 Iraklı ülke sınırları dışına, 1,5 milyona yakın Iraklı da bulundukları yerden başka bir yere göçe zorladı.


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.