Samiha Ayverdi Dile Gelen Taş Kubbealtı Neşriyat Syf: 200

Kubbealtı Neşriyat tarafından okuyucuya sunulan “Dile Gelen Taş” Samiha Ayverdi külliyatında önemli bir eser olarak öne çıkıyor. Ayverdi, başlı başına bir duruşun timsali olan hayatının sınır uçlarında iç seslerine tanık ediyor bizleri. Şiire öykünerek kaleme alınan denemelerde, okurken şahit olacağınız içtenlik sizi alıp, bilmediğiniz ama daima huzurlu olduğunuz bir dünyanın avuçlarında dolaştırıyor. “Âh ben muhâcirim. Aşkla güzelliği çift ve birbiri için yaradanın toprağından uğurlandım. Mihnet ve meşakkat hevenkleriyle omuzlarım çökünceye kadar, hep bu sevdâlıları aradım. Nihâyet ikisini de senin kapına sığınmış buldum. İnanın ki dostlarım, ben muhâcirim. Oradan buraya sefer vakti gelip çattığı zaman, şu garip haldaşlarını yol kenarına kadar selâmetleyen aşinâlarımdan biri, parmağıyla seni gösterip: ‘İşte, gittiğin yerde de gene onu bulacaksın!’ dedi.” Kitapta baştan sona bu üslup sizi sarıyor. Yalnız, Kubbealtı Neşriyat’a buradan bir uyarıda bulunmak yerinde olacaktır. Sayfaların altına dipnot olarak düşülen kelime karşılıklarının elenip azaltılması gerekiyor. Asâ, mihnet, selâmet, aşikâr, mahrem, meçhul, musalla taşı gibi kelimeler elenmesi gerekenlere birkaç örnek. Bu kelimelerin karşılıklarını bilmemek zaten okuma eylemini ortadan kaldıracaktır.


Taha Süren'ın Yazısı.