"Van minüt” olayı patladığında Türkiye ayağa kalkmıştı. Başbakanımız Davos’ta İsrail zulmüne “Dur Bir Dakika!” demişti ya, hani... Havaalanında binlerce insan karşıladı onu. Bayraklar dalgalandı. Olay esnasında kahvelerin önünde milli maç kalabalığı vardı. Halk tekrar tekrar izliyordu tartışmayı. “Van minüt” vidyosu nette tıklanma rekorları kırdı. Yani Türk halkının sinesinden çıkmış gibiydi bu söz. Ma’şeri vicdan konuşmuştu. Başbakan’ın sözü, sözün bittiği noktaya kadar getirmesi çok önemliydi. Bugünlerde madalyonun diğer yüzüne şahit oluyoruz. Bizzat Başbakan’ın da içinde olduğu reel ilişkilerin sonuçları ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın G-20 Zirvesi için gittiği son ABD gezisinde güçlü Yahudi lobisinin başkanı Abraham Foxman ne dedi, hatırlayalım: “Toplantı sırasında hiç birimiz bu konuyu açmadık, Erdoğan da bu konuyu dile getirmedi. Biz unuttuk ve yaşananları tarihe gömdük.” Van minüt’ü tarihe gömdüğünü söylüyor İsrail. Elbette gömdüler, İsrail’le ilişkilerimiz hiç bozulmadı o günden bu yana, hatta artış gösteriyor. Biz, Van Minüt tepkisinin Türkiye ve dünya için önemini biliyoruz. Meclisteki Türk-İsrail dostluk grubunun anlamsızlığını da biliyorduk. Reel politik elindeki ipi gevşetmeyi de sıkmayı da iyi biliyor. Vicdanımıza dokunan herhangi bir sese kulak verirken, reel politiğin illüzyonlarına dikkat kesilmekte fayda var. Bu arada Başbakan’ın BM kürsüsünde yaptığı Gazze hatırlatmasını her şeye rağmen ‘‘van minüt’’ü untturmama kararlılığı olarak alkışlıyoruz.

GENÇ'ın Yazısı.