Genelkurmay başkanları değişti, tartışmalar değişmedi. “Her Türk asker doğar” sözünden mütevellit herkesin asker yapılması isteniyor. Yakında Erkin Koray gibi “Kızları da alın askere” diyecekler. Fakat şundan da eminim ki askere öncelikli olarak başörtülü kızları almak isterler.

Neden acaba? Eğitimde yapılan zulmün karşılığı olarak, askerlik konusunda başörtülülere pozitif ayrımcılık yaparak tüm annelerimizi kardeşlerimizi bir anda askere de alabilirler. Neyse komplo teorilerini artırmayalım ancak ülkemizde hâlâ askerlik tiplerinin tartışılması, ikide bir uzayacak, kısalacak tartışmalarının türemesi askeriye içerisindeki bir takım toplum mühendislerinin millet üzerinde asimetrik psikolojik harekât çabasını gösteriyor.

Tüm bu art niyetli düşüncelere karşın dünyanın ve zamanın gidişatı gösteriyor ki, eğer ülkeler birbirlerinin topraklarına kaynaklarına göz dikmezlerse, dünyada askerlik mesleğini de nesli tükenmekte olan meslekler arasında görebiliriz. Unutulmasın diye, belki müzelerde Kenan Evren’in ve birkaç darbeci paşanın bal mumu heykelleri sergilenebilir. İşin latifesi bu tabii ama askeriyenin dayatmacı askerlik tipolojileri yıkılmaya mahkum.

Tek tip askerlik fikrinin altında yatan gerçek şu: Bir zaman milletin yüksek öğrenim görmüş olanlarının büyük bir kısmı benzer ideolojiye sahip insanlardı şimdi ise artık toplumun her kesiminden insanlar çocuklarını üniversiteye göndermeye azmediyor.

Mesela Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan bir Kürt kardeşimiz de üniversiteyi bitirdiğinde yedek subay olabiliyor, ya da her hangi bir cemaatin sempatizanı olan bir kardeşimiz de üniversiteyi bitirince yedek subay olabiliyor. Bu birilerini çok rahatsız ediyor. Askeriyeyi tek tip fikriyatına iten bir diğer neden ise herkesi kendi önünde aynı hizaya getirdiği düşüncesi. Ne olursan ol yine gel gibi bir hoşgörü değil tam tersi ne olursan ol askeriyenin en aşağı kademesinde sen varsın gibi bir itham söz konusu.

Böyle bir düşünceye karşı artık millet iradesinin atılmasını istediği adım, askerliğin profesyonel hale getirilmesi ve herkesin kendi mesleğiyle ülkesinin bütünlüğünü koruduğunun anlaşılması ve bunu anlamamaya diretenlere anlatılması.


Sami Yaylalı'ın Yazısı.