Ben Doğu’nun insanıyım. Bu kadar sunilik bana göre değil; ama çalışan kendini geliştiren, ne var ki içi hep boş kalan bu dünyanın ilerleyişini örnek almalı, ruhumuzu asla kaybetmemeliyiz.

Yeni dünyayı keşfetme amacıyla değil, çocuklarımın ısrarıyla çıktığım bu seyahatte anladım ki ben Doğu’nun insanıyım. Bu kadar sunilik bana göre değil; ama çalışan kendini geliştiren, ne var ki içi hep boş kalan bu dünyanın ilerleyişini örnek almalı, ruhumuzu asla kaybetmemeliyiz.

Los Angeles’in kalbi Hollywood Bulvarı. Meşhurların isimleri yerdeki altın yıldızlara kazınmış. Çin Tiyatrosu önünde ünlülerin el ve ayak izlerine taparcasına sevinç ve hayret çığlıklarıyla bakan kalabalık bir grup var. Hiçbiri için tabiat önemli değil, oysa eflatun Jakaranda ağaçları şehri sarıp sarmalıyor. Ilık bir yaz günü palmiyeler sokakları gölgeliyor.

Temiz ve geniş yollardan geçip Beverly Hills villalarına gidiyoruz. Envai çeşit bitki renk uyumu içerisinde bahçeleri süslüyor. Gül, ibrişim ağaçlarının rengi biraz daha koyu, mevsimlik çiçekler daha iri geldi gözüme; kim bilir belki de iklimin etkisi olsa gerek. Gelişmiş bir otoban sistemine sahip bu genç şehirde arabalar kullananın kişiliğini yansıtıyor. Şık büyük arabalar aile babalarının, kırmızı cabriolar ise plaj çocuklarının seçimi.

Rodeo Drive caddesinde tüm meşhur mağazalar dizilmiş. Her an bir köşede film çekimine rastlamak mümkün. Yayalar ya fotoğraf makinesi elinden düşmeyen turistler ya da iki dirhem bir çekirdek giyinmiş, parfümleri geçtikleri yolda iz bırakan alışverişkolikler.

Şehir dışına kurulan hayal merkezleri çocuklara çizgi filmleri yaşatıyor. Sevdikleri karakterle resim çektirip sohbet ediyor. Eski kovboy kasabasında buharlı trenle gezerken Kızılderili baskınına uğruyor. Afrika’da safariye çıkıyorlar. Şelalelerin altından geçerken sırılsıklam olmaksa kaçınılmaz. Hız trenleri ile üç kez takla atıp yere indiğinizde yerde mi gökte mi olduğunuzu kavramak biraz uzun sürse de diğer bir sırada kuyruğa geçiyorsunuz. Hayallere ulaşabilmek için bazen yarım saat kuyrukta beklemek gerekiyor.

Gençler Universal Stüdyoları tercih ediyor. Astronot olmak hayalimdi diyorsanız burada uzaya çıkmak mümkün. Yedi şiddetindeki San Francisco depremini tüm canlılığıyla yaşayabilirsiniz, bir anda kendinizi İtalya’da bulabilirsiniz. Müzik İtalyanca, garsonlar Latin kökenli ve en meşhur makarnacısından yükselen şahane kokularıyla hem de… Birazdan King Kong’a el sallayıp New York sokaklarında gezebilirsiniz. Binaların önünden geçerken biraz dikkat etmeniz hayalden uyanmak için yeterlidir ama. Binaların sadece birer maske olan ön yüzlerini fark eder, işte o zaman var olmayanda kaybolduğunuzu anlarsınız. Her şey içi boş bir yalandır aslında.

San Diego, Los Angeles’a çok yakın. Meksika’nın kuzey sınırı üzerinde bir sayfiye şehri. Old Town’da gezerken rengârenk boyanmış stantlarda otantik pançolar, totemler yer alıyor. Kilisenin turkuaz kubbesi, kireç boyalı binalar, çatılara uzanan begonviller arasından sahile ulaşabilirsiniz. Okyanusun dalgaları kumsala sarılırken ufuk bomboş gözüküyor. Şu anda dünya haritasının en sonuna bakıyorum. Meşhur kumsallar beni şaşırtıyor; ne şezlonglar var dizi dizi ne de yastıklar döşenmiş lüks iskeleler. Tüm doğallıyla uzanıyor geniş kumsal.

Fok balıkları koylardan birini kendilerine seçmiş. Kumlara uzanmış güneşleniyorlar. Okyanus dalgalarında yavrular dans ediyor. İçlerinden en afacanı kayalara tırmanıp cırtlak sesiyle kükrüyor. Doğal ortamda avlanırken yorulsalar da birkaç kilometre ileride Sea World’da hem cinsleri gösteri yaparak yemlerini kazanıyor. Yunusların, fokların ve balinaların yaptıkları gerçekten inanılmaz. Tonlarca ağırlığındaki vücut bir kova balık kazanmak için taklalar atıyor.

Tabii düşerken ön sıradaki seyirciler tuzlu suyla yıkanıyor. Zaten çocuklar buraya ıslanmaya gelmiş. Ön koltuklarda ıslak bölge yazısına rağmen burası hemen doluyor. Foklar eğitimcileriyle futbol oynarken yunuslar dans ediyor. Üç balina kendilerini platforma kaydırıp sudan çıkarken en iri olanı metrelerce kuyruğunu sallayarak seyircilere veda ediyor. Burası “daha özgür, daha zengin ve daha hızlı” bir hayal ülkesi.


Hande Berra'ın Yazısı.