"Bir Filistinli Vardı, Bir Filistinli Gene Var"
Halil İbrahim Paça
Yorgun Mısraların Sürgün Şairi: Mahmut Derviş, Doğduğu köyün İsrailliler tarafından işgal edildiği daha o yıllarda, Derviş’in mısraları yüreğinden parça parça kopmaya başlamıştı.
Yaz!
Ben ben bir Arabım
Kimlik numaram 50.000
Çocuklarım sekiz tane.
Onların ekmek parasını,
Giysi ve defter parasını
Taşlardan çıkartıyorum ben.
Sadaka dilenmiyorum senin kapında,
Ne de küçülüyorum
Kapının eşiğinde.
Bu seni kızdırıyor mu? …
İşte böyle tanıtıyor Filistin’in ünlü ozanı Mahmut Derviş kendini, İsrailli memura. Aslında O, bu dizelerde sadece kendisinden değil aynı zamanda zulüm gören tüm Filistin halkının duygularından da bahsediyor. Gururla ‘Ben Bir Arabım’ diyerek, bir anlamda meydan okuyor İsrailli memura.
Toprak sahibi Müslüman bir ailenin çocuğu olarak 1942 yılında Akka yakınlarında bir köy olan el-Berve’de dünyaya geldi. Doğduğu köy İsrail askerleri tarafından işgal edilince, ailesi ile birlikte Lübnan’a göç etmek zorunda kaldı. Bir yıl gibi bir süre zarfından sonra 1949 yılında Lübnan’dan ayrılarak öz vatanı olan Filistin’e kaçak olarak girdi ve öz vatanında mülteci olarak nitelendirildi. Ne acıdır ki doğduğu topraklarda ikamet etmek için oturma izni almak zorunda kaldı.
Lübnan’da iken, ilköğrenim eğitimi almak için her gün iki kilometre yol yürümek zorunda kalıyordu. İlk şiirlerini burada yazmaya başladı ve Filistin’in kurtuluşu için kurulan “el-ARD” ın (Toprak Cephesi) yayın organlarında yayımlayarak Filistin halkının duygularına tercüman olmaya çalıştı.
Üniversite eğitimi almak için Moskova’ya gitti. Buradayken İsrail’e dönmemek için yemin etti. 1970 yılında Mısır’a yerleşti. 1972 yılında Beyrut’a giderek burada ‘Filistin İşleri’ dergisinin editörlüğünü yaptı. Aynı zamanda Filistin Kurtuluş Örgütü için çalışmaya başladı. 1975 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevine getirildi. 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı işgali nedeniyle Kıbrıs Rum Kesimine yerleşen Derviş, 1987’de Filistin yönetimine seçildi. 1993 yılında Oslo Antlaşmasını protesto etti ve yönetimden çekildi. 1996 yılında yurduna geri döndü ve Ramallah’a yerleşti.
Birinci İntifadadan sonra Derviş’e İsrail tarafından ülkeye giriş yasağı getirildi. 1999’da bu yasak hafifletildi. Ancak Derviş’in, mide kanseri teşhisiyle hastaneye kaldırılan annesini bile görmesine müsaade edilmedi. Derviş, hasta annesini bu olay üzerinden iki yıl geçince ziyaret edebildi.
Yazdığı şiirler sebebiyle birçok defa tutuklanan şair, uğradığı zulme ve baskıya rağmen özgür Filistin düşüncesini şiirlerinde yaşatmaya devam etti. Çok sayıda şiiri bulunan Mahmut Derviş’in ismi adeta Filistin davası ile özdeşleşmişti. Onun şiirlerinde geçen basit kelimeler, çok yoğun anlamlar ve duygular taşımaktaydı.
29 Mart 2002 yılında İsrail Başbakanı Ariel Şaron Batı Şeria’daki tüm Filistin kentlerine tanklarla girerek Koruyucu Duvar operasyonunu başlatmadan önce Ulusal Yazarlar Parlamentosundan bir heyet Mahmut Derviş’in davetlisi olarak Ramallah kentini ziyarete gittiler. Aralarında Nobel Edebiyat Ödüllü Jose Saramago, Wole Soyinka gibi yazarların da bulunduğu heyet, Filistin’de gördükleri manzarayı Nazi ölüm kampına benzetmişlerdi. Burada yaşanan olayların insanlıkla bağdaşmayacağını belirten heyet üyelerinin yaptıkları açıklamalardan dört gün sonra Koruyucu Duvar operasyonu başladı.
Filistin ulusal marşı Neşîd elintifada’nın söz yazarı olan Mahmut Derviş, tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu zulme şiirleriyle meydan okudu. Doğduğu köyün İsrailliler tarafından işgal edildiği daha o yıllarda, Derviş’in mısraları yüreğinden parça parça kopmaya başlamıştı.
Hayatını Filistin’in özgürlüğüne adayan, tüm dünyanın gözü önünde zulme uğrayan bir halkın derdiyle dertlenen Mahmut Derviş 10 Ağustos 2008 tarihinde 67 yaşında geçirdiği bir açık kalp ameliyatı sonrası Houston’da öldü. Ardında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistinli Büyükelçiler Konferansındaki konuşmasına başlarken okuduğu şu dizeleri bırakarak;
…
Nasıl, nasıl?
yemyeşil bir portakal ağacı
kapanır bir hücreye ya da bir limana,
nasıl saklanır gurbet elde
ve yemyeşil kalır?
Yazıyorum not defterime:
Limanda durakaldım...
En dondurucu kış kadar soğuk gözler gibiydi dünya,
doluydu portakal kabuklarıyla ellerimiz.
ve hep çöl, ve hep çöldü ardım.
…
Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
“Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var!”
…
GENÇ'ın Yazısı.