Ayşegül Genç - Sami Yaylalı

Velesbit’i Nerden Aldık?

Coğrafyasının düz olmasından mıdır nedir Konya bisiklet kullanımının en yaygın olduğu ilimiz. Her evde bisiklet var ve tüm çocuklar bisiklet sürmeyi, yürümeyi öğrendikten hemen sonra öğrenirler. Neredeyse tüm otoyolları metrajınca düzenlenmiş bisiklet yolları var ve haliyle bisiklet kazası da en çok Konya’da meydana gelir.

Son yıllarda akıllı bisikletler ve bisiklet istasyonlarının sayesinde daha ucuza ve daha kolayca şehir içi ulaşımlar sağlanıyor. Bir bilet alıp 24 saat bisiklet sürebiliyorsunuz ve istediğiniz yerde bırakabiliyorsunuz. Japonların ve İtalyanların ünlü bisiklet markaları sadece Konyalı bisikletçilere özel modeller üretmekte. Konya yerel dilinde bisiklete “velesbit” deniliyor. Bunun muhtemel sebebi bisikletlere ilk zamanlar dünyada “velospeed” denmesi olabilir. (Sami’nin yazdıklarına ekleme yapmadan geçmek istemedim. Konya ve bisiklet denilince benim aklıma karda bisikleti ile sanayideki işine giden adamlar gelir. Soğuktan morarmış ellerini montunun cebine saklayarak dümeni rahmet-i rahmana teslim eden, helal rızık uğruna her bir kar tanesini maişete basamak kılan bu adamları anmadan geçmek haksızlık olur.)

Bisiklete Binersin Bizim Orda İnersin!

Mor ve Ötesi müzik grubunun bisiklet şarkısını yazmayacağım. Başka bisiklet şarkılarından da hoşlanmadım. Geriye Suat Erdem’in seslendirdiği şu şarkı kaldı: “bisiklete binersin bizim orda inersin akşam baban sorunca teker patladı dersin”

Hacı Bisikleti

Hac ve Umre vazifelerini ifa etmek için kutsal topraklara gidenlere sipariş ettiğimiz koç boynuzu dümenli yarış bisikletleri hayallerimizi süslerdi. Eş dost akraba getirirlerdi ama ülkemizdeki bisikletçiler bunlara oldukça yüksek fi yat teklif edince tüm hayallerimiz yıkılarak satılırdı.

Pedaliza

Çocukluğumuzun en teknik aracı ve arkadaşı olan bisikletle neler yapmazdık ki. Bebekken 3 tekerli, amatörken 2 + 2 tekerli ve profesyonelleşince 2 tekerli hatta bazen ön tekeri kaldırarak tek tekerle bile sürebilmiştik. Çocukken hoşumuza giden şeylerden biri de hızla giderken ani frenle teker kaydırmaktı. Tabi patinaj çektirmek yani tekeri boşa döndürme hareketi yaptırmak, zincir attığında düzeltip “kontapedal” yani tam tur yapmayan pedal basma hareketiyle ilerlemek gibi çeşitli bisiklet anılarımız mevcut. Ve tabi pek giyemediğimiz bisiklet yakalı şık elbiseler… ( bkz: pedaliza küçük sami fotoğrafı)

Bu Fotoğrafçıyı Bisikleti Meşhur Etti

Fotoğrafın gelişmesi sonrasında İstanbul’un en meşhur ve saraya da hizmet eden fotoğraf atölyesi «Foto Febüs» idi. Febüs 1890 yılında Paris’ten getirttiği ve stüdyosunda bulundurduğu üç tekerlekli demir bisiklet ve büyük bir alçıdan yapılmış binek atı sayesinde meşhur oldu. Bu bisikletlerle insanlar fotoğraf çektirerek birbirlerine gösterir hatta ilerde çocuklarına hep böyle bir bisikletim olsun isterdim diyerek özlemlerini dile getirirlermiş.

Uçan İskoçyalı ve Hırsızlar

Graeme Obree isimli İskoçyalı bir gencin tüm aşağılanmalardan kaçarken bir çamaşır makinasından esinlenerek tasarladığı bisikletiyle dünya rekoru kırmasının gerçek hayat hikayesinden esinlenerek anlatan bir fi lm (Flying Scotsman) Uçan İskoçyalı. 1948 İtalya’sında çekilen Bisiklet Hırsızları fi lmi de bisiklet konulu sağlam tarihi filmlerdendir.

Unutulmaz Sahne

Bir grup uzaylı yaratığın dünyayı ziyaretleri sırasında gariban E.T. yanlışlıkla burada kalır ve Elliot adlı 10 yaşındaki bir çocukla arkadaş olur.

Elliot E.T’yi bisikletinin sepetinde taşırken polis bariyerlerini aştığı sahne hafızlara kazınmıştır.

Ehliyet Ruhsat Tamam!

1930’lu yıllardan sonra ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan bisikletlere özel plakalar verilmeye başlandı, ehliyet ve ruhsat mecburi hale getirildi. Bisiklet sürücüleri için trafi k şube müdürlüklerince sınav yapılır, birkaç turda komisyon sizin bisiklet kullanabileceğinize kanaat getirirse ehliyeti alırdınız. Misal ehliyet imtihanında bisikletinizle üç metreyi geçmeyen bir sekiz çizdirirlermiş. Bisiklet ehliyeti ise 40 sayfalık küçük bir defterdir. İlk sayfada ehliyet sahibinin fotoğrafı, ikinci sayfada kimlik bilgileri, üçüncü sayfada 21 imzalı doktor raporu, dördüncü sayfada Emniyet yetkilisinin imzası ve mührü, diğer sayfalarda her yıl onaylanan vizeler...

- Buralarda Bir Bisiklet Tamircisi Yok mu? - Korkma Ben Varım!

Murat Menteş’in bir süre boks, bisiklet tamiri ve sihirbazlıkla ilgilendiği söylenir. Bisikleti de roman yazdığı gibi tamir etmişse ortaya enteresan bir bisikletin çıktığını söylemek yanlış olmaz herhalde.

Bisiklet Sporuna Medya İlgi Gösterirse Halk da Gösterir mi?

Türkiye’deki toplam lisanslı bisikletçi sayısı, Fransa’nın herhangi bir kasabasındaki kadar! Gelgelelim, medyanın önemli bir bölümü ne yapsanız böyle şeylere kulak asmıyor. İğrenç birtakım transfer yalanları sayfalar dolusu verilirken, bisiklet ya da başka sporlarla ilgili çok önemli etkinlikler bile görmezden gelinebiliyor. Oysa 1960’lı ve 70’li yıllarda bisikletin gazetelerde tam sayfa yer aldığı günler olduğunu hatırlıyorum. Rahmetli Rıfat Çalışkan’ın fotoğrafının bulunduğu haber bir sayfayı kaplamış, öteki bütün haberler yarım sayfalık devam bölümünde verilmişti. O günden bu yana spor medyası olarak geçirdiğimiz değişimle övünmek pek mümkün görünmüyor. (Ahmet Çakır, Zaman)

“Hiştt Len… Bi Tur Versene”

Bir zamanların en gözde cümlesi budur. Çocuklar arasında dayağın ya da dostluğun başlangıç noktasıdır. “Bir tur binebilir miyim” diye sorabilen çocukların cümlesi değildir bu. Çünkü "mısın, misin” diye soru sormaya kabiliyeti olanlar genelde kibar aile çocuklarıdır ve zaten bisikletleri vardır. “Versene” sözü içinde reddedilmeyi de barındırabilecek kadar geniştir. Ne “ver” kadar kati ve sinir bozucu ne de “verir misin” kadar kırılmaya meyyal. Bildiğin orta direk çocuğun dudağından dökülür bu sözler.

Bisikletin Tarihi Bu Sayfayla Tarih Oldu :)

-aa bisikletin tarihini yazmayı unuttuk

-amaan abla ya boşver

-ilk bisiklet 1791’deki Sirvac’ın bisikletiydi diye yazmayalım mı?

-abla sen bilirsin istersen sadece resmini koyalım.

-aslında o da olur…

-sami gidon neydi be kardeşim?

-direksiyon abla…

-tmm saol.

Bisiklet Pompası Deyip Geçmeyin!

Bisiklet pompası bisiklet tekeri şişirmekten çok bambaşka işler için kullanılmıştır yıllarca. Hatta bir yerli mucit eski havagazı saatlerini ters çalıştırmak için bisiklet pompasıyla, gaz borularına hava basmıştır. Kaç metreküp havagazı harcanmışsa, bisiklet pompasıyla ters yönde hava basıldığında saatin yazdığı rakamların geriye doğru silindiğini keşfetmiştir. Lakin bu buluşun sahibinin dalgınlıkla gereğinden fazla hava basarak, havagazı şirketinden alacaklı çıktığı ve yakayı ele verdiği söylenir :)

Bir Şair Bisikletle

“Ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi/ bu marşla aksın e-beş trafi ği” dizelerinin sahibi Ahmet Murat’ın üçüncü şiir kitabı “Bir Şair Bisikletle” kitabıdır. Birbirinden güzel şiirlerin olduğu kitabın dördüncü şiiri kitaba isim olmuştur. Şiir bir ikindi vakti sağa sola çarparak ilerlese de kitap tepeleri aşmış bir şairin ruhunu yansıtmaktadır. Duru ve kendine has üslubu ile şair çok güzel, bisikleti ise sadece detay… Bu arada meraklısına hatırlatalım Ahmet Murat’ın sunduğu Aklı Selim programı TRT’de yeniden başladı.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.