Medya Ramazan`da Yerlerde Sürünüyor Ama... TRT`de İş Var Abi...
TRT’nin Ramazan programlarında iş var! Mevcut programlar içinde en iyisini yapıyorlar, diyelim. Kadrosundaki edebiyat kökenli kişilerin sayısı arttıkça programların zeka/kültür seviyesi de artıyor.
Ramazan ayına girdik. Ramazanın gelişini bize en çok televizyonlar hissettirdi. Reklamlar şiddetini artırdı. Dizilerin senaryoları yeni espriler kazandı. Reyting kavgaları manevi kulvarlara da taştı. Eyüp Sultan’dan canlı yayın yapmak için kapışan Kanal7&STV çekişmesini STV kazandı. Mobilya markaları bile reklamlarında Ramazan’dan bir bahis açtı. Milliyet gazetesi oruç tutan futbolcuları gene kıskıvrak yakaladı. Gökhan Gönül idmanda tatlı ikram etti, Emre Bölezoğlu “almayayım, niyetliyim” deyince, Milliyet… Neyse…
İlgi çekmek için televizyonların yapmadığı manevra yok neredeyse. Tam da Ramazan ayında piyasaya sürülen dini tartışmalar yok mudur hele. Orucun fiziksel ve toplumsal yararları da medyanın dikkatini çeker hemen. Ayrıca açların ve yoksulların halini anlamamıza yarar oruç, derler. Sanki bunun için farz kılınmış bu ibadet. Açlar ve yoksullar oruçtan muaf sanki. Sanki sahur ve iftar sofralarımız çok mütevazı. Tıka basa yenilen yemeklerin arasında tutulan oruç bize orucun hakikatini ne kadar hissettiriyor? Açlık kalpte incelik doğurur, denmemiş mi! Oruç, düşünme kabiliyetimizi artırmak böylece hatalarımızdan kopuşumuzu sağlamak ve nefsimizi terbiye etmek için farz kılınmadı mı? Aklımızdan bunlar geçiyorken yayındaki programın sponsoru: Zayıflamaya Yardımcı Ramazan Diyeti, İç Organlarınızı Dinlendirin! diyor. Ramazan bu piyasa için tetikleyici artı değer, artı değerler olmadan kapitalizm yaşayamaz, öyleyse yaşasın Ramazan ayı!
Gerçekten birçok can sıkıcı olayın içinde Ramazan’ımızı yaşamaya çalışıyoruz. Özellikle 15-20 yaş arası kitlenin bilinci ve bilinçaltı ciddi yönlendirmelere maruz. Temelinde ciddi çarpıklıklar var bu olayların, ama tüm bunlar o kadar duygusal ve eğlenceli bir formatta gerçekleşiyor ki… Zekeriya Beyaz’ı izleyenlerin çoğunun Zekeriya Beyaz’ı ciddiye almadığı bir zamanda yaşıyoruz. Olur, oluyor böyle şeyler deyip işin eğlencesinden biz de nasiplenmeye kalktığımızda, resim tamamlanıyor. Karşı çıktığımız şeye kendimiz de malzeme oluyoruz…
Zekeriya Beyaz ve Yaşar Nuri Öztürk artık birçok kesim için karikatür oldu. Dinin hafif, kolay, her şeyi affeden özetle laik bir sunumunu yapan, mankenlerle beraber film de çekebilen sansasyonel tipler... Bu ve benzeri isimleri eğlence olsun diye izlemek bile reyting malzemesi olmamız demektir. Allah beni korusun şahsen. Alim insandaki vakar, itidal, muhakeme nerede bu adamlar nerede…
Son yıllarda daha çok rağbet gören profil Nihat Hatipoğlu profili. Duygusallık, hitabet, program boyunca şiir okuma modunda seyircinin şarj/deşarj edilişi, tüm kötülükleri yaptık ama sadece sana inandık vurgusu, Allah’ın affediciliğinin, rahmetinin bu kadar basite indirgenmesi. Sonuçta, dinin seyrek, insanı bir karakter yapan direklerinin kırılganlaştığı bir yorumu çıkıyor ortaya. Vatandaş rahatlıyor.
Bir de, estetik giyimli, açık bir bayanla gene gayet şık giyimli kapalı bir bayan ve Sabah Namazına Nasıl Kalkılır türünde kitaplar yazan üçlünün sohbeti şeklinde yapılan programlar var. Saz, ney grubu eşliğinde sahur programları. Tasavvufun bir istikrar ve disiplin gerektiren vurgularının bu programlarda, zihnin çağrışımlarını sınırlayan bir ney sesiyle, dejenere edildiğini görüyoruz. Gönül ikliminde her şey güllük gülistanlık oluyor. Bu programlarda ağlanmaz da. Makyajınızı riske atamazsınız. Her birey bir modern derviştir özde. Fazla kafaya takmaya gerek yoktur. Biraz vicdan muhabbeti bu adamları kurtarmaya yeter. Hümanist dejenerasyon oruç bahsinden de ciddi miktarda besleniyor.
TRT’ye selam, damara devam
Bu çarpık çurpuk işlere rağmen, her geçen yıl kalitesini artıran bazı çabalar da mevcut.
TRT’nin Ramazan programlarında iş var! Mevcut programlar içinde en iyisini yapıyorlar, diyelim. Devlet ve medeniyet vurguları, diyanetin temel esasları tartışmaya açmayan ciddiyeti ve Ramazan’da halkın ekrana yansıtılması, TRT’nin güzel hareketleri. TRT kadrosundaki edebiyat kökenli kişilerin sayısı arttıkça programların zeka/kültür seviyesi de artıyor. Son yıllarda kültür-sanat programlarındaki gelişme Ramazan programlarına da yansımış. Neler var? Dünyanın çeşitli ülkelerinden yapılan “Dünyada Ramazan” programı, ülkeler ve insanlarla ilgili kültürel donanım da kazandırıyor. Irak, Kerkük, Kosova, Priştina, Bosna Hersek, Saraybosna, Makedonya, Üsküp’ten canlı bağlantılar… Gene, iftar programında Anadolu’da Ramazan bölümü, çeşitli bölge ve illerden yayın yapılıyor, halk ekrana taşınıyor. İftardaki Ramazan Sevinci programı Topkapı Sarayı’ndan yayımlanıyor. Gayet güzel bir ciddiyet var yani. Sabırlı İşler programında ise: pilotluk, madencilik gibi meşakkatli meslek dallarında çalışanların iftar günlüğü anlatılıyor. Çocuklara yönelik 2 çizgi film de çekildi Ramazan için. TRT’de bu yıl daha çok program var. Ama benim en çok hoşuma giden şu: 6 tane yönetmene oruçla ilgili 10’ar dk.lık kısa filmler çektirilmiş! Mehmet Güreli, Muhammed Fazıl Coşkun, Onur Ünlü, Hüseyin Karabey, Atalay Taşdiken. Mesela, Onur Ünlü, Kamil İnsan filminde Ramazan`ı kumar oynamak için fırsata dönüştüren Kamil`in komik ve ibretli hikâyesini anlatıyor. Onur Ünlü’nün Diğer işi de Sufi Klipler: programda tasavvuf müziğinden ve ilahilerden esinlenilerek yapılmış klipler gösteriliyor. TRT’de iş var abi.
Ali Düz'ın Yazısı.