Doğu Türkistan`ı Ne Kadar Tanıyoruz?
A. Yasin Demirci
“Selamünaleyküm” Demenin Yasak Olduğu Bir Yer
Uluslararası camianın Tibet halkı ve sürgündeki lideri Dalay Lama’ya yönelik ilgisine kıyasla Çin yönetiminin demir yumruk politikasından en çok etkilenenlerin başında gelen Doğu Türkistan ve onun mazlum halkına dünya kamuoyunun ilgisi ortada. Ya da ilgisizliği demek daha doğru olur herhalde. “Zulmü yaşayanlar Müslümanlar olunca böyle oluyor” denebilir. Ancak “Batı dünyası Doğu Türkistan’ın çığlıklarına kulak tıkıyor da İslam dünyası çok mu duyarlı sanki?” diyeceksiniz. Maalesef bu da bir vakıa. İşin içinde siyasi-ekonomik çıkarlar olunca Doğu Türkistan halkı, gerek batı dünyası gerekse ve dahi ne yazık ki İslam dünyası tarafından yıllardır kolaylıkla feda edilegelmiştir.
Evet komünist Çin kapalı bir kutu. Ama yine de Doğu Türkistan halkının maruz kaldığı soykırım bir sır değil. “Selamünaleyküm” demenin bile yasaklandığı, fazlalık olduğu kanaatine varılan çocuklarının daha annelerinin karnında iken katledildiği, devlet memurlarının, öğrencilerin, işçilerin, kadınların camilere girmelerinin yasak olduğu, genç kızların zorla başka şehirlere işçi olarak gönderildiği bir ülke düşünebiliyor musunuz? Mesela iki yıl önce yaşları 15 ila 25 arasındaki bekâr Uygurlu kızlardan tam 100 bini “Şincan” dışındaki bölgelere gönderildi. Akıbetleri hala bilinmiyor.
Daha nice akıla ziyan uygulamalar ve yasaklar…
İsterseniz gelin pek çok ortak değeri paylaştığımız Doğu Türkistan’a biraz daha yakından bakalım. Doğu Türkistan’ın ne kadar tanıyormuşuz test edelim.
Doğu Türkistan; Çin’in altıda biri, Türkiye’nin iki katı bir toprak parçası…
Uygur halkı 19. yüzyılın ortalarından bu yana bağımsızlık mücadelesi veriyor…
1949’da Mao tarafından adı Şincan olarak değiştirildikten sonra sözde özerk bir yapıya kavuşturulmuş…
Gerçek rakamlar daha fazla olduğunu söylese de resmi rakamlar Doğu Türkistan’ın 20 milyon nüfusunun %54’ünün Uygur ve Kazak Türkleri, geri kalanının Çinli olduğunu gösteriyor. (1949’da buradaki Çinli nüfus %3 imiş)...
Sahip olduğu zengin yer altı kaynaklarından dolayı Doğu Türkistan; “21. Yüzyılın Kuveyt”i diye anılıyor. Önemli miktarda ham petrol yatağına sahip, Çin’in toplam kömür rezervlerinin yarısını barındırıyor… Çinli jeologlar 17 yıllık bir çalışmanın ardından Şincan’da 10 bin tonluk bir uranyum kaynağı olduğunu tespit ettiler…
Asimilasyonun her türünü Doğu Türkistan görmek mümkün.
En etkili ve tercih edilen asimilasyon metodu ise kürtaj ve kısırlaştırma…
Uygur kadınları ikiden fazla çocuk sahibi olamaz. Oysa bölgenin nüfus dengesini bozmanın bir parçası olarak Doğu Türkistan’a gitmeyi kabul eden Çinlilere 3 çocuk izni veriliyor…
Yine aynı niyetle Çin’de 100 dolar kazanan bir işçi Doğu Türkistan’a gittiğinde 300-500 dolar kazanabiliyor…
Şincan’da halkın %50’si Uygur Türkçesi konuşmasına rağmen bölgede Türkçe isim kullanmak yasak… Eğitim dili Çinçe. İş bulmak isteyen bir Uygur’un mutlak surette Çince öğrenmesi gerekiyor.
Devlette herhangi bir görev alabilmek ya da terfi edebilmek için Komünist Parti’ye üye olmak gerekiyor. Komünist partiye üyeliğin bedeli ise dinsiz olmak… Hükümet kurumlarında çalışanların namaz kılması, oruç tutması ve hacca gitmesi gibi ibadetler yasa dışı faaliyet sayılıyor.
Doğu Türkistan’ın gerçekleri daha doğrusu yasakları uzayıp gidiyor.
5 Temmuz olaylarını “adeta soykırım” diye tanımlayan Başbakan Erdoğan’a Çin yönetimi resmi yayın organları vasıtasıyla sitem etmiş. Doğu Türkistan’ın bu gerçeklerinden sonra Sayın Erdoğan’a biz de sitem ediyoruz, soykırımın alasını gerçekleştiren Çin yönetimine, öyle adetasız, madetasız, “bu yaptığınız düpedüz soykırımdır, ayağınızı denk alın” demediği için…
GENÇ'ın Yazısı.