Afrikalı Arkadaşlarım Oldu!
Site Özel
4883 okunma
Merve Büşra Bozcu
Bir süredir neden hiç Afrikalı arkadaşım yok, nerede tanışıp halleşebiliriz bir Afrikalı kardeşle acaba diye düşünüyordum. Bir anda 10 tane arkadaşım oldu, hepsi Afrika’dan gelmiş Kuran, fıkıh, siyer öğrenmeye.
Hepsi doğuştan Müslüman, kimi oradayken de namaz kılıp Kuran okuyormuş, kimi Kuran okuyuşunu burada hızlandırıyor, kimi namazlarını kılmaya burada başlamış. Hepsinin ailesi var orada, kiminin kocası, kiminin anne babası kardeşleri, kimininse torunu! Evet, torunları olan bir Belkıs Teyze’yle bile tanıştım, Kamerun’dan gelmiş ta buralara.
Nuri Pakdil’in mektup arkadaşlarına aşağı yukarı her mektubunda “lisan çalış” demesi boşuna değil. Afrikalı arkadaşların eksiksiz tümü Fransızca konuşuyordu. Çok azı İngilizce biliyorsa da, kendi aralarında konuştukları dil Fransızca.
Hüdayi’de onlara ders veren hocalar da Fransızca biliyor, dersleri o dilde anlatıyorlar. Hocaları çok şanslı; renkleri ve dilleri farklı olan talebeleri var, onlara dini bilgiler öğretiyorlar ki onlar da ülkelerine dönünce orada birer hoca olacaklar.
Ortak dil yoksa çözüm Kuran’da!
Adem Özköse bir konuşmasında dillerini bilmediği bir kısım Müslüman gencin arasında kaldığı zaman konuşup anlaşamadıkları için beraber sırayla Elem tera’dan aşağısını okuduklarını anlatmıştı. Fransızca bilmeyince, ortak dilimiz de yoktu Afrikalılarla. Beraberce oturup bir halka kurduk mescitte. Sırayla Kuran’dan kısa sureleri okumaya başlayınca, kurduğumuz çember gittikçe genişledi, kurstaki Afrikalılar (çünkü genelde hep birlikte takılıyorlar) teker teker halkamıza dâhil oldu. 10 kişiyken 20 kişi olduk.
En yaşlıları Kamerunlu Belkıs Teyze 56 yaşında, kocasını çocuklarını torunlarını bir seneliğine orada bırakıp gelmiş. Kamerun’da çalılıklarla üstü kapatılmış klasik bir Afrika okulunda müdür. Yüzlerce öğrencisi var, fotoğraf albümünü gösterdi bize.
Onun dışında kızlar genelde 20-25 yaş arası, isimleri o kadar güzel ki; Safura, Belkıs, Fatma, Havva, Bintu, Reyhan. Onlarla ilgilendiğinizi, konuşup hal hatır sorduğunuzu, gülümseyip hediyeleştiğinizi, ülkelerine gelmek, Afrika’yı görmek istediğinizi söylediğiniz zaman size çok içten bir sevgi duyuyorlar. Bırakın tüm bu saydıklarımı, ülkelerinin ismini bildiğinizi gördüklerinde bile çok seviniyorlar.
Afrika sıcak, Afrika güzel, Afrika bizi bekliyor!
İstanbul’a bir seneliğine gelmişler, süreleri kısıtlı, ne öğrenebilirlerse kar onlar için. Dersleri yoğun ve her daim çalışıyorlar, ellerinden Kuran düşmüyor. En güzel yanları da, bir halka oluşturdular mı, salâvat çekmeden, dua etmeden, Kuran okumadan yerlerinden kalkmıyorlar. Tespihleri her daim ellerinde.
Fransızca cüzleri, ders kitapları, not defterleri ilgimizi çekiyor. İlahilerinde Hoca Efendi’ye hep dua ediyorlar. Eğer bir hediye verdiyseniz onlara, bir gülümseyip konuştuysanız mesela, inanın her namazdan sonra isminizle size de dua ediyorlar.
GENÇ'ın Yazısı.