Kitap Yakmak Bir Zevkti!
Abdullah Güner
Bu yazı, yaşamımızı ve yaşadıklarımızı bir kitapla değil, bizimle değişebileceğini söylüyor, unutmayın! 
Fahrenheit 451 hayatımızda unuttuklarımızı, yaşarken farkına varmadıklarımızı kısaca hayatı sorgulayarak bize anlatır. Bazen bir otobüste, metroda, kaldırımda farkına bile varmadığımız insanların, ne kadar yalnızlaştığı ya da nasıl yalnızlaştırıldığı bundan yarım yüzyıl öncesinden bizlere bilim-kurgu olarak haber verilir.
Kağıdın tutuşma derecesi olan Fahrenheit 451, okuyucuda zamanın yakıcı etkilerini bir itfaiyeci ile bize anlatır.
Fahrenheit 451 ABD’de ilk defa 1951 yılında yayımlanır ve ünlü Fransız sinemacı François Truffaut tarafından 1966 yılında sinemaya uyarlanır. Eserde despotik bir toplum sistemi çizilirken, okuyucuya yıkılmaz bir bilinç de kazandırılır. İşini seven bir itfaiyeci olan Guy Montag’ın yaptığı iş, yangınları söndürmek değil, kitapları yakmaktır. Yaktığı kitapların kokusunu içine çekerken neye hizmet ettiğinin de pek bilincinde değildir aslında. Yaktığı kitapları hiç okumamıştır; çünkü bu yasaktır. Kitaplarla tanışması genç bir kız sayesinde olur ve hayatında da sorgulamalar o gün başlar. Gizliden okuduğu bir kitap artık hayatının sonu, belki de başlangıcı olacaktır.
Bradbury kitabında ütopik bir gelecekten bahseder; fakat günümüzde anlattığı çoğu şey gerçekleşmiştir artık. Günümüzde yaşananları, kitapta anlatılanlarla düşünürsek şunları görmekten kaçamıyoruz:
Kül olan kitaplar…
Reklam panolarının neden büyütülüp uzatıldığı fikrine kitabın yaprakları arasında cevap bulurken, zamanımızın ne olursa olsun “mutlu ol” saçmalığına da istemeden muhatap oluyoruz.
Bradbury çağımız için şöyle der: “Çağımız kullanılıp atılan kağıt mendil çağı. Burnunu bir kişiye sil buruşturup at, başka birini al, sil, buruştur, at. Herkes bir diğerinin eteğine siliyor. Tuttuğun takımın bir programı senin elinde olmazsa, adlarını bilmezsen onlara nasıl bağlanabilirsin? Sahada ne renk forma giyeceklerini bilmemiz gerekmiyor mu?”
Hey adamım düşünün!
Hey adamım düşünmelisin! Bazen yağmurda yürümelisin, arkadaşlarınla sohbet etmeli, hiç yapmadığın uzak kaldığın şeylere dönmeli son olarak da okumalısın.
Günümüzde kimsenin bir başkasına ayıracak zamanı kalmadı, özellikle şehirde yaşayan bizler bunun ne demek olduğunu iyi biliriz. Kimse bize uymaz biz de kimseye pek uymak istemeyiz. Sosyalleşme durumunuz nedir? Çok sosyal misiniz, yoksa asosyal mi? Asosyal arkadaşlar hiç cam kırmamışlarsa bu kitapla pek çok cam kırıp sosyalleşebilirken, sosyal arkadaşlar da oturup evlerinde “hiç düşünmediklerini” düşünebilirler. Hiç arkadaşı olmayanlar arkadaş edinebilir, evlenmek isteyenler evlenebilir, ölü iseler dirilebilirler bu kitapla. Bu yazdıklarımla bir kişisel gelişim kitabından bahsettiğimi düşünmeyin, öyle değil çünkü. Gerçek sadece…
İnsanlar hiçbir şey konuşmuyor.
Sessizleştik, yalnızlaştık, metalar haline dönüştük. Bunları geçemeyiz ama nasıl dönüştüğümüzü de ne yazık ki fark edemez hale o kadar geldik ki duvar gibi olduk adeta. Bize top atılıyor biz de karşı tarafa yolluyoruz, bize çarpılıyor hiçbir şey yapamıyoruz. Fark etme ya da bir şeylerden rahatsız olma zamanımız gelmedi mi? Bu yazı, hayatımızı ve yaşadıklarımızı bir kitapla değil, bizimle değişebileceğini söylüyor, unutmayın!
Değişim tükettirir.
Kitaplar kısaltıldı, özetlendi, renklendi, karikatür doldu; kameralar hızlandı; sözlükler hayatımızdan uzaklaştı. Yaşam dolaysız, işler kısa, eğlence çalışmaktan hemen sonra bazen ondan önce, çocuklar yuvadan üniversiteye oradan hiç kopmadan hayata. Düğmenin yerini fermuar, kitabın yerini televizyon, giyinirken düşünecek zamanımız bile kalmadı hayatta, iyi mi?
Kitaplar neden yakılır?
Zenciler Sambo’yu sevmezler, beyazlar Tom Amca ile ilgili bir şey hissetmezler. Yak gitsin. Birisi çıkmış akciğer kanseri hakkında kitap yazmış. Sigaracılar ağlıyor mu? Yak gitsin kitabı diyordu Montag’a gizlice okuduğu kitap. Yak yak, yak bir şeyleri!..
Evet, yakma sırası bizlere gelsin. Toplayın kitaplarınızı ve bakın hepsi aynı şeyleri anlatıyor değil mi? Neden okuyoruz, toplayın bu kitaptan sonra yakalım hepsini. Doğru okumak, farklı anlamak, farkına varmak ve yaşamak için tekrar okumaya başlayalım, kendimizi yakmamak için. Hayatı ateşleyen bu kitabı sayın okur size önerirken, gelecek hayatınızın bir ateş ve su ayrımı gibi bir ayrımdan oluştuğunu unutmamanız dileğiyle.
Fahrenheit 451/, RAY BRADBURY, İthaki Yayınları
GENÇ'ın Yazısı.