Bize Her Yer İntifada Bugün!
Site Özel
5337 okunma
Altınoluk Röportaj
1986 - Nisan, Sayı: 002, Sayfa: 013
Kudüs Müftüsü Şeyh Sadettin İlmi İle...
Bugün günlerden Nakba. Siyonist İsrail devletinin bağımsızlığını ilan ettiği gün. On binlerce Filistinli Müslüman`ın topraklarından, yurtlarından sürülme sürecini temsil eden bir gün aynı zamanda...
Bu günün anlam ve önemine ithafen, Altınoluk Dergisi`nin 1986 yılında zamanın Kudüs müftüsü ile yapmış olduğu kapsamlı röportajı nazarlarınıza sunuyoruz. Geçmiş zaman olur ki, ibret alınır. Bakalım tarih gerçekten de tekerrür ediyor mu?
Fatih Emin-Kudüs denilince akla ilk önce Mescidi Aksa geliyor. Mescidi Aksa `nın bulunduğu bir beldenin müftüsü olmak sizde ne gibi duygular uyandırıyor?
Şüphesiz ki Allah`ın aziz kıldığı bir toprakta Müslümanların sorumluluklarını yüklenmek şerefli fakat o kadar da mesuliyetli bir iş. İlerlemiş yaşıma rağmen tek emel ve düşüncem yeniden Kudüs`ün ve dolayısı ile Mescidi Aksa`nın İslam Hakimiyetine kavuşmasıdır.
Hayatınızda sizi en çok etkileyen olay nedir?
21 Ağustos 1969 tarihi benim kendi açımdan değil tüm İslam ümmeti için unutulması imkansız bir gündür. Bu tarih Mescidi Aksa`nın Yahudiler tarafından yakılması tarihi, müminlerin Allah`ın aziz kıldığı insanların, Allah`ın yolundan öncelikle idari kadrolarının ayrılmaları dolayısı ile düştükleri zillet ve yüz karası acılı tablonun tarihe geçtiği bir gündür.
Hayatımın geride kalan 70 yılının tamamına yakın bir bölümü her şeyden öte bir mümin olarak acı, ıstırap ve sıkıntı içinde geçti. Gençlik yıllarımın daha başlangıcında Osmanlı İmparatorluğu`nun Allah düşmanları tarafından yıktırılması ardından ümmet olarak sürekli acı bir tablonun yaşandığı bir ortama girdik fakat daha öncede söylediğim gibi belki de bizzat içinde yaşadığımdan Kudüs`te Mescidi Aksa`nın Yahudiler tarafından yakılması kadar beni hiçbir olay etkilemedi. Üzüntüm şüphesiz ki Yahudi karşısında bir şey yapamamaktan ileri geldi.
Kudüs ve Mescidi Aksa uzun zamandan bu yana Yahudi işgali altında bulunması bu topraklarda yaşayanlar ile diğer Müslümanlar arasında olması gereken sıkı yakınlaşmaya engel teşkil etmekte. Bu noktada işgal altındaki Müslümanların meselelerinden bize bahsetmenizi rica edeceğim. Yahudilerin Mescidi Aksa `da ibadet etme istekleri ile ilgili bir açıklamanız vardı.
Evet geçen ay İsrail`de büyük bir kampanya başladı. Bu kampanyanın ardından ise Yahudilere onar kişilik gruplardan fazla olmama koşulu şartı ile Mescidi Aksa`da kendi anlayışları doğrultusunda ibadet edebilecekleri haber olarak çıktı. Ben ise aynı gün derhal başbakana, dışişleri bakanına ve emniyet genel müdürüne yolladığım telgraflar ile bu şekilde bir girişim olduğu takdirde Filistinli bütün Müslümanlardan, Mescidi Aksa`da toplanmalarını isteyeceğim ve sonuna dek engel olacağımızı ilan ettim. Aynı günün akşamı yüksek rütbeli bir asker büroma gelerek yanlış bir anlamanın olduğunu İsrail hükümetinin böyle bir niyeti olmadığını belirtti.
Tehditlerinizin İsrail`in kararını değiştirmesindeki payı nedir?
Şunu kesinlikle ifade edeyim Filistinli Müslümanlar olarak Yahudi’yi Mescidi Aksa`ya sokmayız. Uğrunda ölebileceğim ender değerlerimizden olan Kudüs ve Mescidi Aksa`a Yahudileri ibadet ediyor görmek bizim için ölümden çok daha zordur. Ve zaten gazetede bu tür bir yayın ardından, yüzlerce Müslüman hiç bir çağrıya gerek duymaksızın Mescidi Aksa`nın etrafında toplanmışlardı.`
Sizin son açıklamalarınızdan biri de İsrail yönetiminin sizce Mescidi Aksa`da ibadet edebilmeleri koşulu ile maddi imkanlar teklifi ile ilgili.
Dünya kamuoyunda da açıkladım. İsrail üst yönetiminden sorumlu bir kişi bizzat bana bir milyon dolar teklif etti. Karşılığında Mescidi Aksa`nın Yahudiler tarafından da kullanılır bir hale getirilmesini istedi. Kendisine verdiğim cevapta, Mescidi Aksa`nın şimdiki acıklı durumunun bizleri insanlığımızdan utandırır hale getirdiğini ve kurtarıcı birinin geleceğini söyledim. Bunun üzerine o yetkili kim diye sorduğunda, Yahudi’nin İslam topraklarından kovulması neticesini getirecek ikinci bir Selahaddin olduğunu söylediğimde cevap vermeden çıkıp gitti.
Sizlere yönelik çeşitli eylemler söz konusu oluyor.
İki defa evimde yangın çıkarıldı. İkincisinde evimin büyük bir kısmı yandı. İki seferde arabama ateş açıldı. Ayrıca büroma yönelik çok sayıda eylemler yapıldı. Tüm bunlar Yahudi örgütleri tarafından yapıldı. Tabii ki İsrail`in bu tür eylemlerde suçsuzluğu öne sürülmekte.
Herhangi bir soruşturma yapılmadı mı?
Şüphesiz ki usulen dahi olsa İsrail yetkili makamlarına durumu bildiriyoruz. Fakat kimi kime şikayet edeceğiz. Allah`ın düşmanı Yahudilerin hüküm sürdüğü Filistin topraklarında tek yöneldiğimiz güç Allah`ındır. Bugüne dek hiçbir Müslümana yönelik saldırının faili yakalanmadı, bundan sonrada yakalanacağını zannetmiyorum.
Bugün Filistin`de İslami hareketin güçlenmesinin örneği nedir?
Bana göre en büyük örneği Filistin`de dış görünüşüyle İslam’ın izlerinin güçlenmesidir. Filistin öyle bir an yaşadı ki, Müslüman ile Yahudinin ayırt edilmesi güçleşti. Ve öyle bir noktaya geldi ki artık tamam İslam Filistin`den gidiyor dedik. Ve o noktada bir dönüş oldu. Müslüman gençlik öz değerlerine yöneldi. İnsanlar İslami kıyafetlere yöneldiler.
Camilerimiz dolmaya başladı ve bizler yeniden İslam’ın hakimiyetinin çok yakın olduğunu gözlerimizle görür hale geldik. Ve şimdi gün geçtikçe güçlenen Filistin İslami hareketin sevgisini yaşıyorum.
En son olarak Türkiye Müslümanlarına söylemek istedikleriniz nelerdir?
Sadeddin Ilmi- Türkiye Müslümanlarına Kur’an’a ve sünnete yönelmeleri gereğini hatırlatırım. Bugünkü bunalımlarımızın sebebi Kur`an ve sünnetten ayrılmamızdır. Bunca mücadele sonunda Filistin halkı anlamıştır ki iki süper güç denilen Allah`ın düşmanları Amerika ve Rusya`ya karşı topluca bir ve beraber hareket etmemiz gereklidir.
Filistin savaşı yeni başlamaktadır. Bu savaş bağımsızlık savaşı olacaktır. Savaşımız İslami esaslar üzerinde yükselecektir. Bu savaşta Amerika ve Rusya`nın seçtikleri idarecilere güvenmiyoruz. Allah`a yöneldik, Allah şimdiden karşılığını verdi. Mücadelemiz İslam toprakları bağımsızlığa kavuşuncaya kadar sürecektir. Hicri 15. asırda dünya İslam’ın adil eşit düzenine kavuşacak, insanlar insanca yaşayacakları duruma Allah`ın yolundaki Müslümanlar sayesinde kavuşacaklardır.
Dünkü hatalara düşmememiz için idari kadrolar İslami mücadele de davanın öz evlatlarından oluşacaktır. Yarının güzel günlerinin güzelliğinde buluşmak için Türkiyeli kardeşlerimden dualarında Filistin davasını zikretmelerini isterim.
Kudüs Müslümanları akla gelen bütün zorlukları görmektedirler. Bizler sahipsiz bir toplumuz. Her ne kadar bölgedeki bir takım devletler Kudüs meselesine sahip çıkıyor gözüküyorlarsa da, her ne kadar İsrail`in saldırgan, işgalci politikalarına karşı çıkıyorlarsa da, bu iki süper gücün direktifleri doğrultusunda olduklarından bunlar yapmacık tavırlardan öteye geçmemektedir.
Şüphesiz ki bunun böyle olduğunu İsrail Merkezden daha iyi bilmekte. Sahipsiz Filistinli Müslümanlara istediği tür bir politika uygulamaktadır.
Öncelikle sahipsiz Filistin Müslümanları ekonomik olarak çok büyük bir sıkıntı içerisindedir. Sahipsiz olan bu insanların bir kısmı Filistin topraklarından uzaktadırlar. Diğer bir kısmı da İsrail`e karşı uzun yıllar devam eden çatışmalarda şehit düşmüştür. Veya en yiğit evlatları hapishanelerdedir.
Yani Filistin halkının üretici kısmı gerçek görevini görememektedir. Bunlardan başka Filistin topraklarında Müslümanlara karşı uygulanan sürgün eylemini de göz önüne alırsak ortada Müslümanların yaşadığı ağır ekonomik koşullar için başka sebepler aranmasına gerek kalmamaktadır.
Filistin halkının İslami vaziyeti nasıldır?
Filistin halkı Müslümandır. Bunca zorlu yıllar ardından Filistin halkının İslam’a daha içten bir yaklaşım ile yaklaştığı bizler için ümit verici bir gelişme olarak kayda değer. Filistin halkının bu yaklaşımındaki en büyük sebep bence, kurtuluş savaşı verdikleri iddia edilen liderlerin yanlış çizgilerinin anlaşılmasıdır.
Sonuna kadar mücadeleye kararlı olan kuvvetli iman sahipleri denenen bütün yollardan sonra bağımsızlık çizgisinin İslam’dan geçtiğinin farkına vardılar. Bu gün gerek Kudüs ve gerekse bütün Filistin topraklarında on yıl öncesinin hatta 5 yıl öncesinin hayal dahi edilemeyeceği bir tabloyu görmekteyiz. Filistin`de köylerden şehirlere kadar bütün camilerin namaz vakitlerinde Allah`a yönelen insanlar ile dolduğuna şahit olmaktayız.
Yalnızca ondan istemenin gereğine inanan gençlerin sayışı günden güne artmaktadır. İslami bir giyim içindeki genç kızlarımızın sayısı çoğalmaktadır. İslami eğitim görme gayreti içinde bulunan kişilerde büyük bir azim ve gayret görmekteyiz. Bu açıdan bizce Filistin kurtuluş hareketi yeni yeni gerçek bir çizgiye kavuşmak üzeredir.
Bölgedeki halkı Müslüman ülkeler arasında süren çatışmalardan sonraki tabloyu nasıl yorumlayabilirsiniz?
1948 İsrail işgalinden bu yana Filistin topraklarında büyük bir ihanet zincirine şahit olmaktayız. Osmanlı Hilafeti ardından bölgede Müslümanların meselelerine sahip çıkacak idareler veya devlet erkanı bulamadılar. Bundan dolayı gerek 1967 İsrail ile yapılan savaşlarda ve gerekse ondan sonra meydana gelen savaşlar da sürekli olarak Müslüman halkın kasıtlı idareciler tarafından savaş meydanlarında yok edildiğini görüyoruz.
Kudüs müftüsü olarak İsrail ile ilişkilerinizi hangi seviyede sürdürüyorsunuz?
Ben Kudüs müftüsü olarak bir takım yükümlülükler taşımaktayım. Bundan önce birçok defa ilan ettiğim gibi İsrail`in işgalini protesto ediyorum. Topraklarımızı zorla ele geçiren bu işgalci güce karşı bütün gücümüz ile karşı koyacağımızı zaman zaman yapılan yürüyüşlerde yaptığım konuşmalarda belirttim. İslam toprağı işgalden kurtulana kadar bütün Müslümanların cihad etmeleri farzdır.
Bizler işgalci güçlere anladıkları lisan ile karşı koyacağız. Bizler hiçbir süper gücün kuvvetinin Allah`ın kuvvetinden daha büyük olduğuna inanmıyoruz. Tarihe bakın, müminler az dahi olsalar Allah`ın yardımı ile katillere karşı her zaman galip gelmişlerdir.
GENÇ'ın Yazısı.