Hayatını dava denen o aziz kelime ile bezemiş bir ağabey anlattı: Nepalli bir genç hidayetle şereflenmiş. Gözü gönlü ışımış tabii o zaman. Sadrı açılmış, yerinde duramaz olmuş. Hidayet öyledir zaten, girdiği zihni ve kalbi genişletir de genişletir. “Bir şey yapayım, hakkımdaki muradı gerçekleştireyim” dedirtir. Nepalli gencin ilk gördüğü kendi dilinde bir Kur’an mealinin eksikliği olmuş. Aramış, taramış, kimle, nasıl yapabiliriz diye bir müddet uğraşmış. Baktı ki kimseden yardım alamıyor, oturduğu evi satarak Kur’an’ı kendi diline tercüme ettirip, bastırmış. Bunu anlatan ağabey, “sahabe zamanını görmek isteyen Nepal’e gitsin” diye yorum yapıyordu gencin fedakârlığını sahabeninkilere benzeterek…

Hepimiz bir zamanda yaşıyoruz. Zamanımızın bir rengi var, çünkü her gün yudum yudum tükettiğimiz hayatımızla ona rengini biz veriyoruz. O renk ancak gönlümüzün rengi kadar saftır. O rengin üzerine her gün is yağıyor. Berrak ve duru kalamıyoruz. Rengimiz soluyor, bulanıklaşıyor, kararıyor. Parlak ve aydınlık kalmanın yolu günümüze düşmüş bir sahabeyi andıran o Nepalli gencin tavrındadır. O tavır Allah için yola düştükten sonra azmetmektir. Durmamak, sürekli hareket halinde olmak, engel tanımamak, fedakârlıktır. Tıpkı sahabiler gibi… Heyecanın ve gayretin kaynağı o aziz insanlar hiç yerlerinde durmadılar. Sürekli bir işten diğerine seğirttiler. O yüzden solmaya, pörsümeye fırsatları olmadı. Sürekli taze kaldılar, çünkü her an bir iş ve oluşta olan Rabbimizin rızasını ve sürekli hareket halindeki varlığın mânâsını anlamışlardı. Varlık da varlığın Sahibi de sürekli hareket halinde. Bu muhteşem ve sürekli oluşun içinde yer almak isteyen seyr haline uyum sağlayacak. Bir yerde durmak yok, illa durmak isteyen, seyr halinde durmalı, yeni ve taze kalmanın, hayattaki muradı bulmanın başka çaresi yok çünkü.

***

Yaz tatili geldi çattı. Tatilin bir dinlenme boyutu olduğu açık, ama yenilenme, saklı potansiyelimizi keşfetme ve ertelediklerimizi yerine getirme anlamı daha önde olmalı. Psikolog yazarımız Mehmet Dinç’in bu sayıda yaptığı güzel tespit tam meramımızı anlatıyor aslında: Yaz tatili değil tadili olmalı. Bizim tatilimiz olmaz mı? Olur tabii ki ama ataletimiz olmaz. Ataletten sakınmanın yolu tadilat planı yapmaktan geçiyor. Dosya konumuzun bu anlamda yardımcı olacağını ümit ediyoruz.

***

Mayıs tam bir sefer ayı oldu. Ağrı, Patnos, Erzurum, Kütahya, Bursa, Batman, Şırnak, İzmir, Tavşanlı ve Karabük GENÇ programları ile heyecan tazeledi. Biz de tazelendik tabii bu arada. Dostlara ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Varolsunlar, gönüllerini açtılar. Haziran’da ise Uluslararası GENÇ Derneğimiz vasıtası ile Afrika’ya gidecek GENÇ Gönüllülerin tatlı telaşı saracak hepimizi. Taze heyecanları ile kara kıtanın yoluna düşecekler kardeşlerimiz. Bu arada derneğimiz ülkemizdeki misafir öğrencilerle ilgili önemli görevler üstlenecek bir noktaya geldi. Ümit ve dua ediyoruz: “Dünya Bizi Bekliyor” muhtevasında bir hizmet ufku ellerimizi hiç bırakmasın.

Yeni sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz. 


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.