Çıktığımız günden bu yana dert çağrısı yapıyoruz. “Bir dert edinin; kendinizi, neden gönderildiğinizi, hakkınızdaki ilahi muradı anlamanın yolu dert edinmekten geçer” diyoruz. İnsanları çok dertsiz gördüğümüz için mi? Hayır, tam tersi; insanları  dertleri ile çok fazla meşgul gördüğümüz için… Bizim çağrımız, sahte dertleri bırakıp hakiki derdin peşinden koşmak üzerine… Dertsiz insan yok, bu bir gerçek. Herkeste yığınla dert var. Bir dokunan bin ah işitiyor, bunu fark etmeyen mi var? Fark  edilmeyen şu ki dertlerin büyük bir kısmı hakiki değil, sahte.

Hemen hepsi bu dünyaya ait; aşılabilecek, çözülebilecek, devası bulunabilecek şeyler. Ama insanlar bunlarla o kadar meşguller ki, bu meşguliyet içerisinde esas edinilmesi gereken  derdin ne olduğu güme gidiyor. Olan insanın bizatihi kendisine oluyor tabii. Sahte dertler kesif karanlıklar gibi yoğunlaşıyor, karabasan gibi insanın üzerine çörekleniyor ve nefes alamaz hale getiriyor. Bu olumsuz durum, ruhta rahatsızlık  oluşturacak seviyeye gelince de modern tıbba adını koymak düşüyor: Depresyon.

Bu sayımızda kapak konusu olarak işlediğimiz depresyon modern zamanlara ait bir hastalık. Sadece gençlere has bir rahatsızlık değil, çok ufak yaşlardan başlayıp yaşlılık dönemlerine kadar uzanan bir yaygınlığa sahip. Ama yaşı itibarıyla kendini  tanıma ve anlamlandırma çabası içerisine giren gençlerde depresyonun çok daha yıkıcı etkiler meydana getirdiğini biliyoruz. Uzun zamandır gündeme almak istediğimiz bu konuyu, gençler bağlamında alanında uzman isimlere sorarak  incelemeye çalıştık. Nasıl bir sonuca vardığımızı kapakta okudunuz. Biz o kadar yüce bir gaye için yaratılmışız ki depresyona girmek bize yakışmıyor. Evet, biz depresyona girmek için yaratılmadık ki… Niye yaratıldık peki? Nedir esas derdimiz? Zor  sorular bunlar. Ama çok net bir cevabı var. İşte o cevap:

“Allah ‘ancak Müslüman olarak ölünüz’ buyuruyor. Ne yapıp ne edip muhakkak Müslüman olarak ölmemiz gerekiyor. En büyük dert budur işte. Bunun dışındaki diğer bütün dertler ayağın altındaki çakıl taşları mesabesindedir.”

GENÇ Kurban Seferleri

Kurban Bayramı’nda iki yazarımız, Asım Gültekin ve Ahmet Ekrem Kaya kurban hizmeti için yurt dışındaydılar. Asım Moğolistan izlenimlerini, Ahmet Ekrem ise Pakistan izlenimlerini yazdı. Severek okuyacağınızı düşünüyoruz.

Hediye Kitabımıza Yoğun Alâka

Yeni abone döneminde hediye ettiğimiz “Hakk’a Adanmış Gençlik” kitabımız büyük alâka gördü. Alâka abone satışlarının artması, yeni okuyucularla buluşmak anlamında değil sadece. Kitabımız, gençlerle ilgili derdi ve  gündemi olanlara adanmışlığın nasıl olması gerektiğine dair sahih ve sarih koordinatlar sunuyor; bu fark edildi, hamdolsun. Umarız istifadeye medar olur da, rüyası görülmüş, derdi çekilmiş bir gençliğin projeleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya  başlar.

Kütahya ve Osmaniye’deyiz

Aralık ayında iki şölenimiz olacak. 4 Aralık’ta Kütahya’da, 25 Aralık’ta ise Osmaniye’deyiz. Okuyucularımız ve dertlilerle buluşacak, görüşecek ve halleşeceğiz. Selam verip, dua alacağız, Allah için gitmenin, gelmenin ve  buluşmanın bereketini yaşayacağız. O’nun izni ve keremi ile şüphesiz… Yeni sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.