Bir zamanlar Mecliste muhafazakâr kimliği ile bir şeyler yapmak isteyen ama meselelere vâkıf olmadığı için çaresiz kalan bir vekil  sonradan hatıralarında şöyle demiş: “Çareyi filan, filan isimlerin onay verdiği her şeye muhalif kalmakta bulmuştuk. Biliyorduk ki o  isimlerden hiç hayır çıkmaz.” Bizde de doğru dürüst hayra imza atmamış, memleket aleyhine ne kadar tertip, girişim ve teşebbüs varsa  hepsi ile bir şekilde ilişkili olmuş bir takım mihraklar var. Sadece bunların takibi bile insanın hangi yönü tutturması gerektiği noktasında  fikir verebilir. Hangi yön mü? Tabii ki onların tuttuğunun tersi…

Geçenlerde Milli Eğitim Şurası toplandı ve bir takım kararlar aldı. Kararların hayırlı olduğu nereden belli biliyor musunuz? İstanbul İl  Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak kararları protesto edenlerin gerekçelerinden… Malum bir partinin kadın kolları teşkilatı kararları irticai bulmuş. Birçoğu tavsiye niteliğindeki bu kararların telaffuzuna bile tahammül edememişler ki o kadar işlerinin  arasında toplanıp protesto eylemi düzenlemişler. Demek ki Şura iyi iş yapmış, hayırlı kararlar olduğu buradan belli.

Bu arada Şura’da alınan birçok karardan bir tanesi de okullarda okutulan andın kaldırılmasına yönelikti. O andı içimizde bilmeyen  yoktur; “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye biter. Meclis’te bir milletvekili bu sözü gündeme getirerek, ”Türk değilim, benim  varlığım niye Türk varlığına armağan olsun?” diye bir soru sormuş. Sonra da bu sözünü şu şekilde savunmuş: “Milli Eğitim Şurası  okullarda okutulan andımızı kaldırılmasına karar verdi. Ancak andımız hâlâ her sabah çocuklarımıza söyletiyor. Ben de bunu  eleştirdim.

“Ben Türk değilim. Benim varlığım niye Türk varlığına armağan olsun?” dedim. Çünkü bu ülkede herkes Türk olmak zorunda değil. Varlığımız insanlığa armağan olsun.” Mantıklı sözler aslında ama esas nokta bu değil. Esas nokta herkesin varlığını  bir yerlere armağan etmek için yarışa girmesi. Varlığı bir yerlere armağan etmek için önce bir varlık göstermek gerekiyor mu? Öyle  ama biz de geri kalmayalım bu yarıştan, biz de varlığımızı armağan edelim. Bizim varlığımız da Rabbimize kurban olsun. 


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.