Polis Sahibimiz Değil Hizmetkârımızdır!
Site Özel
5268 okunma
Abdulaziz Karakuş / Genç Haber Merkezi / @AbdKarakus
Polisten ilk biber gazını son Nevroz kutlamalarında yemiştim. Yaşanacakları yakından analiz etmek niyetiyle muhabir olarak gittiğimiz yasaklı kutlamalarda, çıkan olaylar sonucu biz de nasibimize düşen gazdan alıp, gözyaşları içinde koşuşturduk. Neye uğradığımızı şaşırmış bir halde.
Yine aynı gün elimizdeki küçük kameralarla kayıt yaparken, bir polisin yanıma gelip “ne çekiyorsun lan” diye kükremesi ve copunu kaldırarak tehdit etmesi, polisleri yakından tanımama sebep olmuştu. Polisle ilk yakın ilişkilerimiz böyle olumsuz başladı.
Son olarak Fenerbahçe – Galatasaray maçında çıkan olaylarda gaz bombasına maruz kaldım ama artık tecrübe kazandığımdan, korunma yollarını öğrenmiştim. İki gün önce Fatih’te bir vatandaşın bir grup polisten yediği dayağı izlerken bu anılarım aklıma geldi. Tepemde yükselen o copun sıcaklığını tekrar üzerimde hissettim. Şundan emindim, o cop kafama inseydi, diğer polisler sormadan sorgulamadan, bu görüntülerdeki gibi saldıracaklardı.
Ya O Kadına Bir Şey Olsaydı…
Polislerden dayak yiyen kişinin –kendisi askermiş- ve görgü tanıklarının yaptıkları açıklamalara göre, polise ısrarla araçta sancısı olan hamile bir bayan bulunduğunu söylemesine rağmen, polisin şiddeti artarak devam etmiş. Şimdi şunu soralım, o kadına ve çocuğuna bir şey olsaydı ne olacaktı? Nasıl hesap verecekti bu cani polisler?
Polislerin orantısız şiddeti her geçen gün azalacağına artmakta. Biz askerin baskı ve şiddetinin siviller üzerinde azaldığını düşünerek sevinirken, bunun yerini polisin şiddetinin alacağını tahmin etmemiştik.
Lakin gerek üniversitede, gerek katıldığım bu tarz gösterilerde gözlemlediğim kadarıyla polis tek bir emir bekliyor. “Saldır” emrini aldığı andan itibaren karşısında kadın, çocuk, genç, yaşlı kim varsa, bir süre sonra yok oluyor.
Urfa’da cezaevinde ölen yakınları için toplanan vatandaşa anlayış gösterip teselli etmek gerekirken, orada da polisler halkı engelleyerek gaz bombası yağdırdılar.
Polisler Nasıl Bir Eğitim Alıyorlar?
Tüm bu tanıklıklarım ve yaşananları topluca analiz ettiğimde polislerin nasıl bir eğitimden geçtiği sorusu beynimin orta yerine mıhlanıyor. Bu eğitimlerde hiç mi insani değerlere yönelik bir eğitim verilmiyor acaba? Ya da psikologların katıldığı hiçbir ders yapılmıyor mu?
Eğer eğitim sürecinde sadece cop kullanma teknikleri ve biber gazını en uzak mesafeye atma dersleri veriliyorsa bu tarz manzaralara alışmamız gerekiyor.
Önümüzdeki zaman dilimi için ümitli sözler söylemek isterdim ama İçişleri Bakanının söylemlerini incelediğimde gelecek hakkında ümitli olamıyorum.
Yine de klasik bir kapanış yaparak gönüllere serin bir su serpelim bu sıcak günlerde: “Eskisi gibi değil abi, çok şey değişti, çok vicdanlı ahlaklı polisler var artık…”
Abdulaziz Karakuş'ın Yazısı.