A. Yasin Demirci

1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi’nden bu yana İran en sıkıntılı günlerini yaşıyor. 12 Haziran 10. cumhurbaşkanlığı seçimlerinden “muhafazakâr” Ahmedinejad büyük oy farkıyla birinci çıktı. “Reformist” Mir Hüseyin Musavi’yi destekleyenler “seçimlerde hile-hurda” var deyip sokaklara indiler. Olaylar öyle büyüdü ki mesele “seçimlere hile karıştı iddialarının” ötesine geçti. “Yoksa 30 yıllık rejim yıkılıyor mu” dillendirenler dahi oldu. İran’da ne olup bittiğini? Kimin ne istediğini? Olayların muhtemel sonuçlarını dair kısa soru-cevaplar la anlatmaya çalışalım.

10. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kimler katıldı?

- Anayasayı Gözetme Konseyi 475 aday adayından sadece dört adaya seçimlere katılma hakkı tanıdı. “Muhafazakar” Mahmud Ahmedinejad, “tutucu” Muhsin Rızai Mir Kaidi, “ılımlı” Mehdi Kerrubi, “reformist” Mir Hüseyin Musavi.

- Protesto gösterilerinden bir sonuç çıkar mı?

- İdam cezasına çarptırılacakları tehditlerine, dini lider Hamaney’in sükunet uyarılarına rağmen protestolarına devam eden muhalifler Tahran sokaklarından her ne kadar “Diktatöre ölüm” sloganları atsalar da birkaç yerde oyların sayılmasından başka somut bir sonuç elde etmeleri zor görünüyor. 

- Yüzbinleri arkasından sürükleyen Mir Hüseyin Musavi kimdir?

- Mir Hüseyin Musevi Azeri kökenli eski bir siyasetçi. Devrimin hemen ardından dışişleri bakanlığı ve Humeyni’nin başbakanlığı yaptı. Devrimin ilk yıllarında onlarca muhalifi idam ettiren kişi olarak da biliniyor. İran’daki siyasi yapıya bağlı bir siyasetçi. Devrimin bir ürünü velhasıl. Rejimle problemi olan “Batı’nın adamı” bir isim hiç değil.

Musavi’nin Ahmedinejad’tan farkı ne?

İranlı genç ve okumuş kesimin oyunu alan Musavi daha özgür bir İran vaat ediyor. Ahmedinejad`ın sert açıklamalarının ve düşmanca tutumunun İran`a zarar verdiğini, ülkeyi uluslararası toplumdan uzaklaştırdığını savunuyor. Ahmedinejad döneminde, Humeyni önderliğinde gerçekleşen devrimin hedefinden saptığını ileri sürüyor.  Musavi, adeta ikinci bir İslam devrimi vaat ediyor. Batı yanlısı, rejim muhalifi bir kesim de kendi zaviyelerinde “ehveni şer” gördükleri Musavi’yi destekliyor.

Olaylar bir isyana dönüşür mü? Rejim yıkılabilir mi?

Batı’da böyle bir temenni olsa da bunun gerçekleşmesi mümkün gözükmüyor. İfade ettiğimiz gibi hem protestoların öncülüğünü yapan Musavi yandaşlarının böyle bir niyeti yok, dertleri hükümetle, rejimle değil, hem de rejimin sahipleri hala çok güçlü. Ancak sokaklardaki özgürlük ve siyasi açılım talepleri görmezden gelindiği takdirde yaşanmakta olan gergin sürecin bizzat rejimin bekası ve geleceğini tehlikeye atacak noktaya gelebileceğini dillendirenlerin sayısının hiç de az olmadığını belirtmek gerekiyor.


GENÇ'ın Yazısı.