Mehmet Emin Gül / Genç Haber Merkezi / @mehmetemingul

Euro 2012 dün gece oynanan İspanya-İtalya finali ile noktalandı. İspanya 4-0’lık skorla kupaya uzanırken, birçok rekoru da alt üst etti.

Turnuvada ilk kez grup maçlarında karşı karşıya gelen iki takımın mücadelesi 1-1’lik beraberlikle neticelenmişti. İlk maçta beraberliği koparan İtalya, final maçının çekişmeli geçeceği konusunda çoğumuzu umutlandırmıştı. Hatta kupayı İtalya’nın alacağını düşünenler azımsanmayacak kadar çoktu. Lakin final maçı İtalya açısından büyük hezimetle sonuçlandı.

Euro 2012 öncesi şike skandalıyla sarsılan İtalya’nın kadrosundan birkaç oyuncu eksilmişti. Bu sebeple birçok futbol otoritesi İtalya’dan pek de umutlu değildi. Fakat teknik direktör Cesare Prandelli’nin büyük başarısıyla takım bir bütün olarak ayakta kalmayı başardı. Özellikle Balotelli gibi egosu yüksek ve aşırı problemli bir oyuncuyu takıma fayda sağlayabilecek şekilde motive etmesi en büyük başarısı sayılabilir. Saha dışında takımı Prandelli motive ederken saha içinde ise kaptan Buffon ve Andrea Pirlo tecrübeleriyle takımı bir arada tutmayı başardılar. İtalya, gruplardan İspanya’nın ardından ikinci olarak çıkmayı başarmıştı.

Altı Orta Saha, Hiç Forvet!

İspanya turnuvaya son Avrupa ve Dünya şampiyonu unvanıyla başlamıştı. Kadroda sakatlıkları dolayısıyla bulunmayan David Villa ve Charles Puyol’un yokluğunda Matadorların ne yapacağı merak konusuydu. Zira David Villa’nın yokluğunda takımı Barcelona büyük sıkıntı yaşamıştı. Boğaların teknik direktörü Vicente Del Bosque henüz ilk maçta İspanyolları, teknik direktörlerin kızıl elması olarak tabir edilen, 4-6-0 dizilimiyle sahaya sürerek herkesi büyük şaşkınlığa düşürmüştü. Altı orta saha, hiç forvet… Hâlihazırda fazla pas yaparak oyunu sıkıcılaştırmakla eleştirilen boğaların, altı orta saha oyuncusu ile daha çok pas yapacağı ve forvetsiz gol bulmakta zorlanacağı düşünülüyordu. Fakat maçlar oynandıkça matadorların hâlâ yenilmesi güç bir ekip oldukları gözler önüne serildi. İtalya beraberliği, İrlanda ve Hırvatistan galibiyetleriyle İspanyollar gruptan lider çıkmayı başardı.

Çeyrek final maçlarında İspanya, daha önce büyük turnuvalarda hiç galip gelemediği, Fransa’yı Xabi Alonso’nun iki golüyle rahat geçmişti. İtalya ise İngilizleri, 120 dakikası 0-0 biten maçın ardından penaltılarla evine göndermeyi başarmıştı.

Mesut`lu Almanya da Dayanamadı

Yarı final maçlarında İtalya’nın rakibi turnuvanın en büyük favorilerinden Mesut’lu Almanya idi. Panzerler karşısında henüz ilk yarıda Süper Mario lakaplı Balotelli’nin iki golüyle öne geçen İtalya, 90 dakikanın sonunda 2-1’lik galibiyetle adını finale yazdırmayı başarmıştı. İspanya ise Portekiz karşısında belki de turnuvada en çok zorlandığı maçta penaltılarla galip gelmeyi bilmişti. Final maçı 1 Temmuzda Kiev’deydi.

Final maçı adına yakışır şekilde hızlı başladı. İki taraf da henüz maçın başında pozisyonlara girmeyi başarmıştı. Fakat ispanya, eksiklerine rağmen oyuna hâkim olan taraftı. Nitekim 14. Dakikada Fabregas’ın ortaladığı topu David Silva kafa vuruşuyla ağlarla buluşturmayı başardı. İtalyanlar turnuva boyunca ilk defa maç içinde geriye düşmüşlerdi. İtalya dengeyi kurmaya çalışmasına rağmen İspanya’dan oyunun kontrolünü almakta çok zorlandı. 41’de Xavi, Barcelona formasıyla görmeye alıştığımız o muhteşem ara paslarından biriyle topu Alba ile buluşturdu. Alba karşı karşıya kaldığı Buffon’u geçmekte zorlanmadı; 2-0. İlk 45 dakika bu skorla tamamlanırken turnuva boyunca taktik hamleleriyle herkesin beğenisini kazanan Prandelli’nin ikinci yarı oyunda nasıl değişikliklere gideceği merak konusuydu.

En Farklı Biten Final Maçı

İkinci yarıya istekli başlayan İtalya’da 60. dakikada, yalnızca üç dakikadır oyunda olan, Thiago Motta sakatlanarak oyundan çıktı. Oyuncu değiştirme hakkı dolan İtalya bu dakikadan sonra 10 kişi mücadele etmek zorunda kaldı. İspanya ise 10 kişi kalan rakibine karşı oyuna hâkim olmakta zorlanmadı. Chelsea’de beklentileri karşılamakta zorlanan Fernando Torres, 84’te Xavi’nin pasıyla kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda skoru 3-0’a getirmekte zorlanmadı. Artık tamamen çöken İtalya hücum yapmak bir kenara, topu ayağında tutmakta dahi zorlanıyordu. 88’te ise bir diğer Chelsea’li Juan Manuel Mata sahneye çıkarak maçın skorunu ilan etti.

4-0 biten maç, “Avrupa Şampiyonaları geçmişinde en farklı biten final maçı” unvanıyla tarihe geçiyordu. Ayrıca İspanya, takım olarak artarda üç büyük turnuvada kupayı kaldıran ilk takım olarak adını tarihe yazdırdı. Fernando Torres ise artarda iki Avrupa Şampiyonası Finalinde gol atan ilk futbolcu oldu. Rekorları alt üst eden İspanya, bu jenerasyonla hâlâ yapacak çok işi olduğunu bütün dünyaya kanıtladı. 


Mehmet Emin Gül'ın Yazısı.