Önce Okuyacaksın, Sonra Evleneceksin!
Bu sabah otobüse bindiğimde orta taraflarda oturan bir amcanın yanına oturdum. Kendisi cam kenarına geçip bana yer açtı. Ve konuştu “Şimdi bana da mı bilet parası ödeyeceksin?”
Gülümsedim. Günümüzün konuşmayı unutmuş insanlarına alışmış olduğumuzdan, konuşan bir yabancı her zaman iyidir. E tabi amca duramadı. Normalde yaşlı insanları böyle konuşkan buluruz sadece. Ancak bu amca orta yaşlıydı. Sordu: “Nerelisin?”
Böylelikle hemşeri çıktık. Amcaları ve dayıları bizim ilçedeymiş. Eşiyle her zaman bizim oralara gidermiş. Kendisi de Tokat’ın başka bir ilçesinden..
Tabi muhabbet büyüdükçe büyüdü. Üniversiteye gittiğimi söylediğimde başladı kendi hikayesini anlatmaya:
“Bir oğlum var. Altı yaşındayken trafik kazası geçirdi ve diz kapağı ezildi. Şu an bir ayağı 44 numarayken ezilen ayağı 36 numara kaldı. Oğlumu okusun diye üniversiteye yolladım. Ben 4 yıllık okumasını istiyordum. Ancak o Kocaeli Üniversite’sine gitmek istedi. 2 yıl okuyup sonra bir 2 yıl daha okuyacaktı. Biz de gönderdik. Ancak komşumuzun torunu da o üniversiteyi kazanmıştı. Biz bilmiyorduk anlatana kadar. Meğer bizim oğlan bizim komşunun torununu seviyormuş. Bir gün beni arayıp anlattı: ‘Baba ben bu kızı seviyordum. Ama ayrıldık. Gözümün önünde koluna bir oğlanı takıp gezdi. Ben de çocuğun ağzını burnunu kırdım. Üç ay okuldan uzaklaştırdılar beni!’ Aferin oğlum dedim. Sonra da okumadı. Şimdilerde 27 yaşında.. Evlendi. Proje çiziyor, tüm işleri o yapıyor ancak üniversite okumuş patronu 3-5 imza atıyor bütün parayı o alıyor. Sen sen ol oku evladım…”
Amcanın anlattıklarını büyük bir dikkatle dinledim. Daha da devam etti: “İki iş aynı anda olmaz. Önce okuyacaksın okulunu bitireceksin, daha sonra evleneceksin.. Bu böyledir..”
Başımı sallayarak amcayı onayladım. Amca anne babaya hürmetle devam etti.
“Anne babana bakacaksın. Onlara iyi davranacaksın ne ihtiyaçları varsa göreceksin. Ki sen de ilerde hürmet göresin… Kuran-ı Kerim’de anne babanın önemi açıkça belirtilmiş..”
Sessiz sedasız sadece dinledim. Otobüste herkes birbirine yabancı ama amca ile ben sanki tanış gibiydik.. Bir yandan muhabbetin tadına doyamıyorken diğer taraftan belki de çok uzun süre boyunca böyle bir muhabbeti bir daha bulamayacağıma üzülüyordum. Oysa daha adını bile bilmiyordum bu amcanın.. O da benim adımı tabii ki..
Nihayet Üsküdar’a geldik. Amcaya teşekkür ederek elini sıktım. Hayır dualarda bulunarak ayrıldık. Ben bir durak önce indim. Ve evet, ben indikten sonra otobüs harekete geçerken bana el salladı.
Böyle güzel muhabbetler çok azaldı son yıllarda. Eskiden daha çok karşılaşır, daha çok muhabbetlere tanık olurduk. İnşaallah o günlere tekrar döneriz..
GENÇ'ın Yazısı.