Kuzey Kıbrıs Din Kesimi
Halit Yasir Özoğul / Genç Haber Merkezi / @HalitYasir
Geçen yıl bu zamanlar, medyada bir çoğumuzun hatırında kalan bir haber yer almıştı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, kanuni izinleri alınmış bir şekilde, tatil döneminde bulunan okulların sınıflarında Diyanet İşleri’nin izin ve onayıyla ilk ve orta seviyeli öğrencilere yönelik başlatılan yaz dönemi Kur’an eğitimi çalışmaları, bir derneğin üyeleri tarafından gaddarca engellenmeye çalışılmış, ders yapılan sınıf kapıları tekmeyle açılarak görevli hocalar tartaklanmak istenmişti.
Her birimizi öfkelendiren bu hadiseden sonra, adaya kara ve deniz yoluyla ulaşımın son derece kolay olduğu Adana’mızda bizler, hemen Kuzey Kıbrıs’a gidip, orada bulunan belli başlı sivil toplum kuruluşları, Diyanet yetkilileri ve çevresi geniş şahsiyetlerle görüşmeler yaparak, mağduriyet yaşayan öğrenciler ve ihtiyaç duyup imkan bulamayan herkes için kendi şehrimiz ve çevre bölgelerimizdeki tüm Kur’an kurslarımızı seferber edebileceğimizi ifade etmek istedik.
Hatta harareti bol heyecanımızla, kendi içimizdeki istişareden hemen sonra 3 arkadaş, uçak biletlerimizi bile aldık. Ancak sonradan “bir de İstanbul’un fikrini alın, öyle gidin” tavsiyesi, âdaba riayet dersindeki sözlü notumuzun hâlsiz düşeceği izlenimini ince bir mesajla verivermişti.
Neticede, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfımızın Gönül Erleri’nin, Kuzey Kıbrıs’taki çalışmalara maddi ve manevi katkı sağlama amaçlı görüşmeler içerisinde olduğunu öğrendik ve ikinci bir âdab kazasına mahal kalmaması için kimseciklere çaktırmadan uçak biletlerimizi, sonradan bir muhabbet ziyaretinde bulunmak üzere açığa aldırdık.
Neredeyse bir senedir bu hafta mı gitsek, gelecek hafta mı gitsek diye diye bir türlü boşluğunu yakalayamadığımız hafta sonlarımızdan birini, artık biletlerimizin bir yılı doldurduktan sonra kül olacağı korkusuyla feda ettik ve geçtiğimiz hafta sonu topu topu 30 dakikalık bir uçuştan sonra Ercan Havaalanı’na indik.
Bizi son derece sıcak karşılayan Kıbrıs İlim Ahlak ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı (KİSAV) başkan, yönetici, üye ve gönüllüsü kardeşlerimizle, hayatımız boyunca unutamayacağımız o iki günü yaşamaya başladık.
Kıbrıs, Türkiye’nin bir parçası mı? Bu soruya cevap verirken bazen zorlanıyor çoğu zaman da tereddüt etmeden bu soruya gülümsüyorsunuz, öyle soru mu olur, diye..
Direksiyonu sağda araçlarla soldan işleyen trafiğinden, elektrik prizlerindeki üç bacaklı fişlere kadar tesiri altında kaldığı İngiliz hayat tarzı ile bizden çok farklı görünen her ortamı, 50 Kuruş’luk şişe sularından, camilerdeki “Hak ile irtibata geçmeden halk ile irtibatı kesiniz.” yazılı cep telefonu ikazlarına kadar her şeyi “bizden” buluveriyorsunuz.
Halkta, çok ama çok büyük bir manevi boşluk var. Bir çok kimsenin simasında, maalesef, ömürlerinde bir kere bile alnı secde tatmamışlığı, hatta dillerinde usulen çekilmiş bir besmelenin bile bulunmadığını hissedebiliyorsunuz. Özellikle Ege ve Akdeniz şehirlerindeki insanı kahreden giyim kuşam rahatlığı (!) burada daha vahim bir tablo ortaya koyuyor.
Bize rehberlik ve refakat görevinde bulunan iki genç kardeşimiz, Adıyaman’lı Yunus Emre ile Hatay’lı Ali, bu kısa süre zarfında, bizleri hem gezdirdiler, hem de bölge, siyaset, strateji, ekonomi ve tarih konuları başta olmak üzere bir çok konuda doyurucu olarak bilgilendirdiler.
Kıbrıs, tarih boyunca hep önemli bir ada olmuş. Bu da içerisinde bir tarihin barınması sonucunu ortaya çıkarmış. İngiliz usulü olsa da görünüşleriyle ferahlık veren bahçeli ve en fazla iki, bilemediniz üç kattan oluşan evleriyle köy, ilçe ve şehirlerde, özellikle Rum’lardan kalma camiye çevrilmiş kiliseler, hanlar, konaklar, bizim İstanbul ve Anadolu’da da kafamızı havada gezdiren estetik sundurmalı nazenin yapılar gibi bir çok bina, hiç de azımsanamayacak sayıda.
Bunca zaman, bütün zorluk, imkansızlık ve engellemeler, hak, adalet, milli ve manevi hizmetler alanında hiçbir faaliyetin nefes almamasına sebep olduysa da son senelerde Kuzey Kıbrıs’ta ümit verici çalışmalar, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yönlendirme ve destyeğiyle hızlı bir ilerleme kaydetmiş.
Hâlen Kuzey Kıbrıs televizyonlarında neredeyse her akşam aleyhine konuşma, kampanya ve propagandalar yapılmaya devam etse de kabri Rum Kesimi’nde bulunan, Sevgili Peygamberimiz’in halasından isim almış Hala Sultan İlahiyat Koleji inşaatı, önüne geçilmez bir heyecanın başlangıcı olmuş.
Daha birkaç sene öncesine kadar ses ayarı kısılmış ezanların ses seviyeleri yükseltilmiş, neredeyse tamamı menfi amaçlar için kurulmuş derneklerden sonra, samimiyet ve ihlas ile çalışan vakıf ve derneklerin ortaya çıkmasıyla bir çok alanda hizmetler büyümeye başlamış.
Dışarıdan gelen her on kişiden 6’sının, 7’sinin, hatta 8’inin içki, kumar ve fuhuş için giriş yaptığı bir diyarda iş yapmak çok zor. Cami yapılsın diye bağışlanmış vakıf arazilerindeki gece kulüplerine tahammül edebilmeyi bir düşünseniz, başınıza ağrılar giriyor..
Tarihi Selimiye Camii’nden çıkar çıkmaz gözlerinizi karşılayan bira dolu kadehlerden göz kaçırmaya çalışırken de…
Bizi, tabiat güzelliği ile memnun eden, hayat tarzı ve yaşayışı ile şaşırtmayan(!) Kuzey Kıbrıs’ta, Şeyh Nazım Kıbrısî Dergâhı’nı da kapsayan gezimizin sonunda, KİSAV’daki abilerimizle bir araya gelip bazı konuları müzakere etme imkanı bulduk.
Zaten iki gündür, gece yarılarına kadar gömüldükleri masada harıl harıl çalıştıklarını gördüğümüz bu abilerden, bizim bir yıl önceki Kuzey Kıbrıs’a ziyaret maksadımıza da cevap olan öyle şeyler duyduk ki, kulaklarımıza inanamadık.
KİSAV, her yıl, Kuzey Kıbrıs’tan Türkiye’ye, İstanbul başta olmak üzere, Konya, Kayseri, Bursa, Sakarya, Samsun-Bafra gibi şehirlerdeki Kur’an kurslarına ilk ve orta öğretimden toplamda 500 kadar öğrenciyi yaz döneminde organizeli bir biçimde uçakla Türkiye’ye gönderiyor. Her bir öğrencinin uçak bileti en az 290 Türk Lirası tutuyor. Öğrenci velilerinden cüz’i bir katkı isteniyor ama o da elde edilemiyor.
Bu çok güzel haber ve gelişmeleri duymak bizleri çok memnun etti. Biz de arzu edildiği taktirde, Adana ve bölgesindeki kurslarımızın, yurtlarımızın, mekanlarmızın her zaman Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimizin emrinde olduğunu beyan ettik. Özellikle ulaşım yükünü çok çok hafifleteceği düşünülen bu teklifimizi memnuniyetle karşılayan KİSAV heyeti ile gelecek yıla erişmeden planlama çalışmalarına başlamay sabırsızlıkla bekliyoruz.
Bu ara inşallah önümüzdeki yılın çalışma takvimine de şehrimizdeki Genç Gönüllü kardeşlerimizle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Gençlik Buluşması başlığını koymayı ihmal etmedik.
Halit Yasir Özoğul'ın Yazısı.