Bugün Bir Beladan Kurtulduk
Mehmet Emin Gül / Genç Haber Merkezi / @mehmetemingul
Geçmiş zamanın baş belalarından kuduz hastalığı, devasını yıllar önce bugün buldu.
Fransız bilim adamı Louis Pasteur, insanlığı kuduz belasından tam olarak 6 Temmuz 1885 senesinde kurtardı. Fransız Devrimiyle özgürlüğüne kavuşan bir kölenin torunu olan Louis’nin babası, Napolyon döneminde subaydı. Lakin bu dahi kumandanın düşmesiyle babası da ordudan ayrılmıştı. Pasteur ailesi Louis’nin ve diğer çocuklarının gelişimi için her türlü sıkıntıyı çekmeye razıydı. Louis’de bu durumun bilincinde, ailesini mahcup etmemeye çabalıyordu. Louis, zamanın akışını değiştiren birçok dâhi gibi okul yıllarında pek de gelecek vadeden bir öğrenci değildi. Louis, bilimden ziyade resme yetenekliydi.
Genç yaşında çizdiği portreler büyük bir yeteneğin yetiştiğinin habercisiydi. Lakin tarihler 1841 senesini gösterdiğinde 19 yaşında olan Pasteur kendisi ve insanlık için büyük bir karar verdi ve resmi bırakarak bilime yönelmeye karar verdi.
Çalışmalarına Fransa’nın ünlü eğitim enstitüsü Ecole Normale Superieure’de başlayan Pasteur, kısa sürede bilim dünyasının dikkatini çekmeye muvaffak oldu.
Param Yok Ama Kızınıza Talibim
Bilim dünyasında tanındıktan sonra Strasburg Üniversitesinden yardımcı profesörlük teklifi aldı. Teklifi kabul eden Pasteur, Strasburg’a taşındı. Yardımcı profesör olarak girdiği Strasburg Üniversitesinde bilimle beraber gönül işlerini de ihmal etmedi. Üniversite rektörünün kızına vurulan Pasteur, kızı babasından bir mektupla istedi. Mektubunda beş parasız olduğunu söylemeyi de ihmal etmedi. 1849 yılında hayatını Marie Laurent ile birleştirdi.
Buluşları Hayatı Değiştirdi
Louis, 1854’te Lille Fen Fakültesinde profesörlüğe getirildi. İnsanlık tarihini değiştiren büyük buluşlarına burada devam etti. Kristaller üzerindeki çalışmasının neticesinde “fermantasyon” yani “mayalanmayı” açıklayan mikrop teorisini geliştirdi. Ayrıca “pastörizasyon” yöntemini keşfetmiştir. Yani bugün süt, meyve suyu gibi yüksek ciroları olan sektörler gelirlerinin büyük bölümünü Pasteur’a borçludur. Louis Pasteur, ipekçilik sektörünü de batmaktan kurtardı. İpekçilik, bu dönemde mühim bir sektördü. Fakat bu dönemde ortaya çıkan bir hastalık sebebiyle bitme noktasına gelmişti. İşte tam bu sırada ortaya çıkan Pasteur, hastalık için bir karışım geliştirdi. Karışım işe yaramıştı. Böylece, ipek böcekçiliği de Pasteur sayesinde kurtulmuş oluyordu.
Yine de Yaranamadı!
Pasteur, kendisini esas üne kavuşturacak keşifleri bundan sonra gerçekleştirdi. Louis, bakteri ya da mikropların var olabileceğine inanıyordu. Bununla birlikte tıp dünyası ona inanmıyordu. Dünyanın çehresini değiştiren bunca buluşuna rağmen tıpçılar, Pasteur tıpçı değil de mikrobiyolog ve kimyager olduğu için onun teorilerine karşı çıktılar.
Louis Pasteur, yine de vazgeçmedi. Özellikle mikrop teorisinin bulaşıcı hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini düşünüyordu. Araştırmalarını bu konuya yoğunlaştırmaya karar verdi. Şarbon, kangren, kan zehirlemesi, loğusa humması gibi hastalıklar üzerinde deneyler yaptı. 1883 senesinde çalışmalarını netice verdi. Aynı tarihte Kopenhag’daki tıp kongresinde kuduzla ilgili deneylerini ve bağışıklık teorisini açıkladı. Hayvanlar üzerinde deneyleri netice veriyordu. Fakat insanlarda da aynı neticeyi verip vermeyeceği muammaydı.
İnsan Üzerinde Denemeye İmtina Ediyordu
Joseph Meister isimli bir çocuk kuduz köpek tarafından on beş yerinden ısırılmıştı. Annesi feryat figan doktorlardan medet umuyordu. Doktorlar da tedirgindi. Kuduza karşı bilinen tek tedavi yöntemi olan ısırılan yerlerin kızgın demirle dağlanması netice vermeyebilirdi. Son çare Pasteur’ün kapısını çaldılar. Lakin Pasteur, daha önce insan üzerinde denenmemiş aşıyı bu zavallı çocuk üzerinde kullanmak istemiyordu. Çocuk, her halükarda hayatını kaybedecekti. Annesinin feryatları ve meslektaşlarının ısrarlarına dayanamayan Pasteur, 1885 senesi 6 Temmuz günü çocuğa aşının yapılmasına razı oldu. Aşıyı Pasteur kendisi yapamadı. Bu sebeple bir doktor tarafından çocuğun vücuduna zerk edildi. Aşı kuduzu önlemişti. İnsanlık artık kuduz belasından kurtulmuştu.
Louis Pasteur, 1895 senesinde hayata gözlerini yumarken gelecek konusunda umutluydu:
“Hiç kuşkum yok ki, bilim ve barış; cehalet ve savaşı yok edecektir. Ulusların yıkmak ve yok etmek için değil, yaşamı yüceltmek için birleşeceğine, geleceğimizi bu yolda, uğraş verenlere borçlu olacağımıza inanıyorum.”
Mehmet Emin Gül'ın Yazısı.