İdris Soylu

Yetimler, öksüzler, kimsesizler, garipler, yoksullar, yolda kalmışlar… Ümmetin, insanlığın, gelişmiş(?) ve gelişmemiş tüm toplumların kanayan yarası… 
 
Yetim, hepsinin ağırlığını taşıyan metanetli delikanlı bir çocuk. Yetimleri ve dünyadaki bütün kardeşlerimizin onurunu, izzetini, şerefini ve vakarını muhafazayı üzerimize vazife bilip, bunu hakkıyla yerine getirmeliyiz kanaatindeyim. Rabbim, yetimlere hizmeti üzerine vazife bilip, dert edinenlerin çalışmalarını bereketlendirsin. Bu arada biz bunun için ne yapabiliyoruz? Sizden bir şifreyi veya karekod barkodu bir bakışla çözmenizi değil, sözlerin öncesinde Allah’ın kelâmından, yazının sonundaki ayetleri(*) kendinizi muhatap alarak okumanızı isteyeceğim.
 
Yetimim Yettim Gari
 
Şimdi de en yakınımız, kapı komşumuz ve kardeşimiz bildiğimiz bir yetimin mesajının hemen ardından (içimizden ve riyâsız!) “yetimim yettim gari” deyip, ilk fırsatta yanında olabiliyor muyuz? İş yoğunluğumuzdan(!) veya müsait vakitlerimizde(!) ona bizimle sevincini ve hüznünü paylaşma fırsatı tanıyabiliyor muyuz? Haklısınız, bu işin cep telefonundan yetim yazıp mesaj göndermek, yetimle ilgili bir fotoğrafı, iletiyi bilgisayar başında sosyal medyada bir tıkla beğenmek ve paylaşmak kadar kolay olmadığını biliyorum. 
 
Bu arada kısa mesajlarla yetimlere destek olabiliyor, para bağışında bulunabiliyorduk değil mi? Sizce bankaya yatırdığımız paralar onları sevindirmeye yeter mi dersiniz? Bu mesele, “Yetmez Ama Evet” deyip uzatılacak bir mevzu olmayıp, geçici pansuman yerine neşterlik operasyon gerektiren kanayan yaramızdır. Hayatın bize sağladığı kolaylıklar, bizi sorunun asıl merkezinden uzaklaştırmamalıdır. İnsan olduğumuzu unutmadan, hayatta her şeyin paradan ibaret olmamasından öte, birbirimizle paylaşacak hüzün ve sevinçlerimizin de olduğunu her fırsatta birbirimize hatırlatmalıyız. Hiçbir zaman paraya duyulan saygı(!) insanlığımızın önüne geçmemeli. 
 
Yetmez Ama Evet
 
Dünyadaki ihtiyaç sahiplerine, herkes elindeki imkânları nisbetinde destek olacaktır elbette. Peki sevgiye, şefkate, kardeşliğe ihtiyacı olan yavruların ihtiyacını kim ve nasıl karşılayacak? Yapılan yardımların yanında bunun üzerine de biraz kafa yormamız gerekiyor sanırım. Onlara sadece acıma duygusuyla bakıp, sadakasını veya zekatını verdikten sonra benden bu kadar kardeşim diyenlere -aynanın karşısına geçip başta kendime!- sormak istiyorum; -Bizim verdiğimiz malımızın, mülkümüzün zekatıdır.- Mübarek Ramazan ayları ve bayramlar dışında da bedenimizin ve insan olmanın zekatını verebiliyor muyuz? Bu zamana kadar, onlarla zaman geçirmek, dertlerini paylaşmak, onlara abilik, ablalık, kardeşlik ve arkadaşlık yaptığımız saatleri toplayayım ve bunu para için çalıştığımız saatlere bölelim. Bakalım en az kırkta biri ediyor mu? Nisbeten yetmez ama evet diyebiliyor muyuz?
 
Sokakta yaşayan ve onlarda bizim çocuklarımız dememiz gerekip de, adına sokak çocukları deyip sokakta bir köşeye terkettiklerimiz için, başka bir yönüyle en azından komşumuzun ailesindeki huzursuzluk, yolsulluk ve bilimum sebepten ötürü sokağa atılmak üzere olanların ne kadarına kol kanat gerebildik? Sorununun çözümünde ne kadar ortak olabildik? Kaç tanesini topluma kazandırabildik? Bunun için bu yıl kaç tane proje hazırlayabildik? Bu çalışmaları yapan kaç tane kuruluştan en azından(!) para kazanmak için ayırdığımız vaktin kırkta birini gönüllü olarak ayırabildik? İşverenler çalışma saatlerinin ne kadarını bu çalışmalar için zorunlu tutabildi? İnsan olarak, toplumsal sorumluluk bilincine sahip olup, bu devletin işi anlayışından ne kadar uzak kalabildik? 
 
Son olarak, biraz da uzak bildiklerimize gidelim isterseniz. Burjuvazi –sömürmeden– yaz tatilini değerlendirmek için, maalesef şimdilik Filistin ve Suriye için yine başka bahara kalacağı görünen, Türkiye elemesi önceden yapılmış, Romalı çocuklarında katıldığı ve Burkina Faso’da açılan su kuyularının ardından, ilk kez çocuklar için düzenlenen Uluslararası Misket Turnuvasında hakemlik yapmak hoş bir duygu olsa gerek. Ardından Somali’de… Ayrıca, ilim ehli Bağdat’a, Beyrut’a, tüccar Şam’a niçin gitmek istemesin ki? Buralardaki toplumsal özgürlüklerin elde edildiği, bu bahar olmasa da belki de başka bahara ümidiyle diyelim inşallah…

(*)Yetimle ilgili ayetler: Sure No:2/ Ayet No:83, 177, 215, 220; 4/2, 3, 6, 8-10, 36, 127; 17/34; 18/82; 59/7; 89/17-18; 90/14-16; 93/9; 107/2


GENÇ'ın Yazısı.