Mehmet Emin Gül / Genç Haber Merkezi / @mehmetemingul

Büyük muharrirlerin genç yazar adaylarına önemli öğütlerinden biri, klişelerden uzak durmaları gerektiğidir. Yazının kalitesini düşürür, anlatımı basitleştirir klişeler. Buna rağmen ben bugün yazıma bir klişe ile başlamak istiyorum: Eğitim şart be kardeşim…

Eğitimin amacı ne olmalıdır?

Kendi kültür ve medeniyetini tanıyan, farklı iş sahalarında çalışabilecek, devlet (hükümet değil!) politikasına uygun, iş bilen, bitiren, donanımlı vatandaşlar yetiştirmek. Sanırım en kısa açıklaması böyle... Peki, bizim ülkemizin eğitiminin mahsulleri kimler? Kişilik bozukluklarıyla mücadele eden, doğruyu yalnız beş şıkkın içinde aramaya çabalayan, kimseye tahammülü kalmamış, propaganda tezgâhlarında dokunmuş, belirli bir ideolojinin hizmetkârı, hayırlı(!) vatandaşlar…

Nasıl inanacağız?

Hafta sonu yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın ilk oturumunun ardından ortaya atılan, soruların çalındığı iddiası sosyal medya aracılığıyla ülkede kısa süreli bir şok etkisi oluşturdu. Bir de üstüne KCK’nın belirli bir meblağ karşılığı atanmak isteyen şahısların yerine başka kişileri sınavlara soktuğu, “atanma garantisi” verdiği ortaya çıktı. Öğleden sonra ÖSYM yaptığı açıklamayla soruların çalındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Peki, şifre skandalı henüz bir seneyi yeni doldurmuşken, biz kime inanacağız? Nasıl inanacağız?

Daha iyi, daha kaliteli bir gelecek için…

Memleketimizde gençler sınavlara hazırlanabilmek için çoğu aktiviteyi bir kenara bırakıp hayatlarını yalnız girecekleri sınav üzerine planlıyorlar. Bir memuriyet ya da bir üniversite hayali için zamanlarından, eğlencelerinden, yediklerinden, içtiklerinden kısaca hayatlarından, gençliklerinden mahrum bırakıyorlar kendilerini. Aileler de katılıyor onlara. Dişlerinden, tırnaklarından artırıp çocuklarının istikbali uğruna dershanelere para yağdırıyorlar. Gün geliyor, onlarla birlikte uykusuz kalıyorlar, çalışıyorlar, çabalıyorlar. Ne için? Daha iyi, daha kaliteli bir gelecek için… Sonra ne oluyor? Bir skandal ortaya çıkıyor, anlaşılıyor ki bir hiç uğruna hayatlarından mahrum kalmış binlerce insan.

Peki, nerede kaldı eğitimde eşitlik ilkesi?

Nerede kaldı devletin temel dayanağı olan adalet? Kimsenin gençlerin elinden geleceklerini, en azından, ümitlerini çalmaya hakkı yok. Kimsenin bu ülkenin istikbalini günlük çıkarlara satmaya hakkı yok. Eğitim, tüccar zihniyetinin anlayamayacağı kadar derin bir mefhumdur. Bırakın artık uzmanları çözmeye çalışsın şu problemi. Eğitim, her sene değiştirilip, karıştırılacak, yok tutmadı deyip tekrar oynanacak bir oyuncak değil. Söz konusu, insanların ümitleri, daha da mühimi bir milletin geleceği… Biraz olsun düşünmek gerek. Bilinçli olmak gerek…


Mehmet Emin Gül'ın Yazısı.