Depresyon Davetçisi: -Daha Fazla İste!-
Psikolojik Danışman Maruf Beçene:
Depresyon dünyada yaygınlığı en fazla olan bir hastalıktır. Gün geçtikçe etki alanı genişlemekte ve çocuk genç yaşlı demeden gelişimin her döneminde varlığını hissettirmektedir. 2020 yılında depresyonun dünyada yeti yitimine neden olan en büyük ikinci hastalık olacağı tahmin ediliyor.
Gençlik Dönemi Depresyonları
Ergenlik dönemi depresyonlarında iştahsızlık ya da aşırı iştahlı olma, içe kapanma, sosyal hayatta tıkanma, akademik etkinliklerde verim kaybı (okul başarısızlığı) kilo kaybı ya da kilo alımı, özgüvensizlik, özkıyım düşünceleri ve madde kullanımı başlıca depresyon belirtileri olarak zikredilebilir. Ergenlik veya gençlik dönemi depresyonları daha kırılgandır. Kişi depresyon etkisi olan olay ve yaşantılardan daha çok etkilenir. Depresyonun ürettiği sonuçlar yaşamı daha belirgin bir şekilde etkiler. Gençler depresyonun etkisinden kurtulmak için madde kullanımı, abartılı alışverişe yönelme, okuldan uzaklaşma vb davranışlar sergileyebilirler.
Nasıl Başa Çıkacağız?
Depresyona neden olan faktörlerin etkisini aza indirgemek için ailelerin bu konu hakkında bilinçlenmesi oldukça önemlidir. Diğer yandan gençlik dönemi depresyonlarıyla başa çıkmak için erken teşhis oldukça önemlidir. Bu konuda bireye destek sunmanın yanında ebeveynlere yönelik aile destek programlarının düzenlenmesi hayati önem arz eder. Çocuğunun depresyonda olduğunu düşünen aile ilk adım olarak medikal tanılama için çocuk psikiyatrisi hekimiyle görüşmeli. Yapılacak tetkiklere göre ortaya çıkan hekim yönergesine mutlak surette riayet edilmelidir. Bununla beraber psikoterapi desteği ihmal edilmemelidir. Özetle ilaç + psikoterapi en yaygın başa çıkma yöntemidir.
Aradığımız Kıvam: Yetinmek, Rızâ Hâli
İnsanoğlu, direnci yüksek bir organizmaya sahip olduğu gibi, direnci çok kolay kırılabilen de bir varlıktır. Deyim yerindeyse direncimizi kırmaya dönük saldırılar her geçen gün çeşitleniyor. Depresyonu tetikleyecek yeni gerekçeler, yeni yaşam formları üretiliyor. Tatminsiz bir birey, tüketen birey olmaya müsaittir. Üretilmek istenen tatminsiz toplum ve buna bağlı tüketen bireyler oluşturma anlayışı mutsuzluğa kapı aralıyor. Daha açık bir ifadeyle, modern anlayışın ürettiği yaşam formları bireyi depresyon kuşatması altına alarak, önce gergin bir ruh hâli oluşturup daha sonra onu bir arayış içine sürüklüyor. Bireyde tatmin olma gereksinimi doğuyor. Var olana rıza göstermek, kanaatkar bir tutum içine girmek bireyler için doyurucu olmamaya başlıyor.
Mutsuz bir haleti ruhiye ile birey tüketmenin, farklılaşmanın, gerçekçi olmayan hedeflerin ortasında buluyor kendini. Bir düşünürün mutlulukla ilgili şöyle bir tanımı var: “Mutsuzluk; sahip olduklarımız ile olmak istediklerimiz arasındaki mesafedir.” Mutsuzluğu yani melankolik ruh halimizi etkileyen, sahip olduklarımız ile olmak istediğimiz arasındaki mesafe gittikçe genişliyor ya da genişletiliyor. Modern algı, kentleşme, kitle iletişim araçları ve gerçekçi olmayan modellemeler; sürekli bir “yetinmemelisin daha fazlasını iste” dayatması içinde gençliğin depresyon potansiyeline katkı sunuyor. Dayatılan bu anlayış kimi zaman alışveriş merkezlerinde çılgınca bir tüketime dönüşüyor, kimi zaman hayatın en kırılgan ve naif yıllarında her biri birer heyula gibi olan sınavlarda başarı kaygısına dönüşürken kimi zaman da bunlara karşı direnci kırılmış bir mağlup psikolojisiyle yaşama sırt dönmüş olarak karşımıza çıkmaktadır.
GENÇ'ın Yazısı.