Soykırımı Unutmayın! Çünkü...
Granada’nın, İstanbul’un ve Viyana’nın intikamıydı cesedinde 168 kurşun bulunan altı aylık bebek.. Srebrenitsa, üzerinden on yedi yıl geçmesine rağmen her an biraz daha çoğalan sivil-şehit ordusuyla gün geçtikçe büyüyen bir soykırımın hikâyesi olarak yaşamaya devam ediyor.
Savaşı Hazırlayan Süreç
Yugoslavya dağılmış, toprakları: Müslüman Boşnaklar, Katolik Hırvatlar ve Ortodoks Sırplar arasında üçe ayrılmıştı. 91’de Hırvatistan ve Slovenya; 92’de ise Bosna’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle, O zamana kadar devletin ortak ordusu olan Yugoslavya Halk Ordusu (INA) bir anda Sırp ordusuna dönüşecekti.
Avrupa’nın Orta Yerinde Bir Soykırım!
Açlık ve hastalığın ilerleyen günlerde parolası olacağı savaşta Birleşmiş Milletler’in güvenli bölge ilan ettiği ve halkın elindeki silahların korunma gerekçesiyle(!) toplandığı altı bölgeden biriydi Srebrenitsa.
Sırplara karşı Birleşmiş Milletler tarafından bölgenin güvenliği için sadece 400 Hollanda’lı asker görevlendirilmiş, insanlık sonunu bildiği bir dramı izlemeye koyulmuştu.
Tarihler 11 Temmuz 1995’i gösterdiğinde, Barış Gücü komutanı Fransız General Jacques Morillon, şehrin güvenliğinden sorumlu Hollanda’lı Komutan Thom Karremans’a verdiği emirle, kendisine sığınan silahsız halkı, Ratko Mladiç (kasap) komutasındaki Sırplara teslim ediyordu. Hollanda’lı askerlerden bazılarının Sırplarla birlikte Müslüman Boşnak kadınlarını tecavüze katıldığı bilgisi, durumun vahametini gözler önüne seriyordu.
Dünyanın sustuğu, Müslümanların zulme karşı uzaktan uzağa, televizyonları başından üzüldüğü günlerdi. Boşnaklar açlığı ve hastalığı unutalı uzun zaman olmuştu. Çünkü tecavüzlerin, işkencelerin ve katliamların şehriydi artık Srebrenitsa.
Birazdan katledilecek olan kız çocuğunun geleceğe dair tek beklentisiydi annesine sorduğu soru: “Çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne? Hem canım da yanmaz o zaman.”
Soykırımın Ardından..
Nüfusunun dörtte üçü Müslüman Boşnaklardan oluşan Srebrenitsa Sırplara hediye edildi.
Mezarların üzerine konan mavi kelebeklerin fark edilmesiyle çok sayıda toplu mezar ortaya çıkarıldı.
Lahey Adalet Divanı, katliamı bir `soykırım` olarak kabul etti; ancak Sırbistan`ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.
Sivil halkı Sırp birliklerine teslim eden 400 Hollanda’lı asker ülkelerinde ‘şeref’ madalyası ile ödüllendirildi.
Avrupa Birliği’nin Sırbistan`a, Birliğe üye olabilmesi için Ratko Mladiç’i yakalama şartı koyması üzerine Mladiç on altı yıl sonra adalet(!) karşısına çıkarıldı.
Aliya İzzetbegoviç’in söylediği bir söz şöyle düştü kayıtlara: “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır."
Ve insanlık “Bu soykırımı unutmadı!”
GENÇ'ın Yazısı.