Birkaç ay önce, Lütfi abimizle birlikte Üsküdar’da yaşayan Kemalettin Altıntaş Hocaefendi’yi kendi evinde ziyaret ettik. Kemalettin amcamız çok muhterem bir zat. Pamuk gibi bir insan. Yanındayken manevi neşve tatmamak neredeyse imkansız. Sanki ötelerden bir koku taşıyor ve nasibi olana bunu sürmek için yaşıyormuş gibi bir hâli var…

Kapıda karşıladı bizi. İçeri buyur etti, geçtik. Küçük ve gayet nezih bir odada selamlaştık. Yüzü çok nurlu ve mütebessim idi. Çok da güzel bir hırka giymişti.

Usulca sohbet etti. Hal hatır sordu. “Nereden geldik, nereye gidiyoruz” dedi sık sık, içli içli… Kudret-i ilahi üzerinde durdu. Varlığı olanın darlığı olur dedi… Bu söz üzerine birkaç nükte anlattı. “Gerçekten tasavvuf erbabı bu işi iyi çözmüş” gibi sözler söyledi. Daha sonra da her türlü sıkıntıya ilaç olabilecek şu özlü sözleri vurguladı: “Allah’ın takdirine razı olamamak… Bütün sıkıntımız bu… Allah’ın takdirine razı olabilsek, teslim olabilsek hiç sıkıntımız kalmayacak…”

Hiç bitmesin istedim birlikteliğimiz. Ah keşke bir vesile çıksa da orada kalacağımız zaman dilimi uzasa diye dua ettim. Her şeyin bir sonu var lakin… Görüşmemiz bittikten sonra bizi kapıya kadar uğurladı… Selamlaştık, vedalaştık.. Son duası şu oldu: “Allah hayırlara muvaffak kılsın…”

Rabbimizden uzun ve hayırlı bir ömür dileriz kendisine…


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.