Bedenini ve zihnini muhafaza etmeyen ruhunu muhafaza edemez. Bunun için uyku ve yemek anlamında, göz, kulak ve dil anlamında mutlaka ama mutlaka bedenin ve zihnin terbiye edilmesi gerekir. Çünkü terbiyesiz bedenin, terbiyesiz zihnin terbiyeli ruhu olmaz.

Psikolojik sağlık ve iyilik üzerine asırlardır yapılan çalışmalar kimi zaman bedene, kimi zaman zihne, kimi zaman “iç”e ya da “ruh”a odaklanmıştır. Buna göre zaman zaman bedensel tedaviler ve düzenlemeler öne çıkmış, zaman zaman zihinsel tedaviler ve düzenlemeler öne çıkmış, zaman zaman da içsel farkındalık kazandırma ve içsel tedaviler öne çıkmıştır. Bütün bu çalışmaların sonucu geldiğimiz noktada bugün biz biliyoruz ki ruh, beden ve zihin birbirinden bağımsız değildir. Birinin zararından diğeri zarar görür, birinin iyiliğinden öteki faydalanır. Dolayısıyla psikolojik iyilik ve sağlığı konuşacaksak eğer; iyilik için de sağlık için de beden, ruh ve zihin farkı gözetmeksizin hepsini bir bütün olarak ele alarak ancak en verimli şekilde sağlığa kavuşma veya iyilik halinin devamı söz konusu olabilir. Bu noktada bilinmesi gereken bir problem yaşanıyorsa ya da yaşanmasın isteniyorsa bireyin ruh, beden, zihin gelişimini ve dengesini gözetmesi ve koruması gerekir. Özetle; ruhumuzun iyiliği için bedenimizi korumalı, bedenimizi korumak için zihnimizi kontrol etmeliyiz.

Bedeni korumada dikkat edilmesi gereken en önemli iki mesele uyku ve beslenme düzenidir.

Bir kişi sağlıklı bir ruh haline sahip olmak istiyorsa mümkün olduğu kadar uykusunu kendi bünyesine yetecek kadar ama mutlaka düzenli olarak almalıdır. Bir gün 4, diğer gün 9, öteki gün 7 saat uyuyan ya da bir gün 12’de, diğer gün 10’da, öteki gün 3’te yatan bir insan gerek saat gerekse süre olarak düzenli uyumadığından dolayı vücudu sirkadyen ritimini ayarlayamayacak ve bu insan ister istemez yarım dikkat verebilecek, yarım enerjisi olacak, yarım performans gösterebilecektir. Günün belli saatlerinde enerjisi, dikkati ve performansı üst düzeye çıksa bile vücudun bir ritmi olmadığından ne zaman, nerede, nasıl, neden olduğu belli olmayan, lazım olduğu zaman olmayıp lazım olmadığı zaman olan bir durum haline gelecektir. Örnek olarak gecenin bir vakti enerji ve dikkat patlamasından bir türlü uyku tutmayan ama sabah sürünerek, yorgun argın uyanan arkadaşları verebiliriz. Dolayısıyla süre ve saat anlamında uyku düzeni oturtma bedeni korumada ilk atılması gereken adımlardan biridir.

Bedeni korumada ikinci adım beslenme düzenidir. Yemekte de ne yendiği ve ne kadar yendiği kişinin iyiliğinde ciddi anlamda önem taşımaktadır. Ne yediği önemlidir çünkü son yıllarda konuyla ilgili yapılan çok sayıda araştırma yenilen yiyeceklerin beyin yapısını bile değiştirdiğini göstermektedir. Bunun yanında İngiltere’de yapılan bir çalışma fast-food tarzı beslenenlerin beslenmeyenlere oranla daha kolay öfkelendiğini ve kendilerini kontrolde daha çok zorlandıklarını göstermiştir. Dolayısıyla yenilen hem düşünce yapısını hem de dürtü kontrolünü direkt olarak etkilemektedir. Ne yendiği kadar ne kadar yendiği de bir başka önemli meseledir. Çünkü yedikleri çok sağlıklı olsa da insanın ihtiyacından fazla yemesi yediklerini vücuduna fayda olarak değil zarar olarak yüklemesine, yük gibi taşımasına sebep olacaktır. Bu durum ise hem zihinsel işlevleri için ihtiyaç duyduğu enerjiyi yediklerini eritmeye harcamasına, hem de fazlasıyla yüklenmiş bir vücudun çokça yorulması sonucu daha fazla uyku ihtiyacına sahip olması sonucunu beraberinde getirecektir. Yani çok yemek öğrenmek ve düşünmek için gereken enerjinin sindirime gitmesine sebep olduğu gibi vücudu yormasından dolayı insanın normal uyku sürenin yetmemesi ve dolayısıyla bir uyku düzenini oturtmakta zorlanmasıyla sonuçlanacaktır.

Zihni kontrolde ise vücudu korumada olduğu gibi zihnin ne ile beslendiği ve ne ile dinlendiği çok önemlidir. Bunun için ilk elde zihnin beslenme kaynakları olan duyu organlarından zihne nelerin ulaştığını incelemek lazımdır. Yani zihnin neye bakıp neyi gördüğü, neyi duyup neye kulak verdiği, neyi söyleyip neye dil döktüğü mutlaka ama mutlaka hastalıklı değil sağlıklı olan bir zihin için dikkat ve kontrol edilmesi gereken meselelerdir. Zihnin beslenmesine paralel olarak da zihnin dinlenmesi yine ayrı bir önem arz etmektedir. Kişi zihnini dinlendirmek için TV seyrediyor, kalabalıklara karışıyor, oyunlar oynuyor veya uyuyorsa zihnini dinleneceğim diye savunmasız etkiye açık bırakmıştır. Çünkü kişi dinlendiği zaman rahattır ve verilenlere açıktır. Sonrasında düşünürken de ister istemez gördüklerinden, duyduklarından, konuştuklarından, zihninin dinlenirken yaptıklarından etkilenir, ona göre düşüncelerini şekillendirir, çeşitlendirir. Düşünceleri ve düşündükleri, kendisine, hayata ve insanlara bakışını etkiler, ruh sağlığı bozar ya da düzeltir.

Sonuç olarak başta söylediğimizi tekrar söyleyelim; psikolojik iyilik ve sağlık için kişi ruhunu, bedenini ve zihnini korumalı ve muhafaza etmelidir. Bedenini ve zihnini muhafaza etmeyen ruhunu muhafaza edemez. Bunun için uyku ve yemek anlamında, göz, kulak ve dil anlamında mutlaka ama mutlaka bedenin ve zihnin terbiye edilmesi gerekir. Çünkü terbiyesiz bedenin, terbiyesiz zihnin terbiyeli ruhu olmaz.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.