Geleceğin dünyasını “az zamanda çok iş” üretenler şekillendirecek. Bunun yolu da, ilk etapta içinde bulunduğumuz ânı en iyi şekilde  eğerlendirmekten ve bir bakıma mobil cihazları zekice kullanmaktan geçiyor.

vrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde yapılan, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 14 ülkede gerçekleşen yeni araştırma, vaktini daha  değerli kılmak isteyenler için önemli veriler koyuyor ortaya. Neler mi? Şöyle özetleyebiliriz:

Bölgede yaşayan insanların yüzde 89’u kendilerini “yoğun”, yaklaşık yarısı (yüzde 49) ise “çok yoğun” veya “delicesine bir yoğunluk  içinde” olarak tanımlıyor. Bu yoğun hayat tarzının sonucu olarak insanlar etkinlikler arasında geçişler yapmak ya da onlara ayak  uydurmak durumunda kalıyor. Araştırmacılar, günlük hayatımızı dengelemenin yolunu “Eşzamanlı Yaşam” olarak özetliyor. 

Araştırmaya göre gün içinde yaptığımız yüksek profilli işlerle değil, aynı zamanda bu faaliyetler arasında ortaya çıkan, planlanmamış  küçük zaman adacıklarında yaptıklarımız ile de zenginleşiyoruz. “Eşzamanlı Yaşam” olarak tanımlanan bu anlarda mobil cihazlar  sayesinde günümüzü daha etkin kullanmamızı sağlayan birçok işi yapabiliyoruz. Kullanıcıların yüzde 81’i mobil cihazlar sayesinde  günün yoğun temposu içinde birçok yararlı küçük işi gerçekleştirdiklerini, yüzde 87’si ise mobil cihazları olmadığı takdirde  hayatlarında önemli bir fark hissedeceklerini dile getiriyor.

Bu sonuçları okuyunca aklıma şunlar geldi: Malumunuz, bizim medeniyetimizde, özellikle tasavvuf literatüründe kullanılan “vaktin  çocuğu olmak” şeklinde bir tabir var. Yani öyle bir adam olacaksın ki, içinde bulunduğun zamanda, hatta “ânda”, hangi iş en değerli  ise onu yapacaksın. Tek bir nefesini bile zâyi etmeyeceksin mümkünse. Diğer yandan, Peygamber Efendimiz “iki günü eşit olan  ziyandadır” buyurarak, bizi her daim tazelenmeye, yenilenmeye, gelişmeye teşvik ediyor, hatta monotonlaşmak konusunda uyarıyor  diyebiliriz. Peki konuyla bunların ne alakası var?

Şu alakası var: Dünyaya söyleyecek sözüm var diyorsanız, zamanın ruhunu yakalamaya; yakalamakla kalmayıp ona hükmetmeye talipseniz, mobil cihazların hayatımıza katabileceği artıları ve yenilikleri küçümsememek, gücümüz yettiğince (paramız yani :) )  onların takipçisi olmak gerekiyor. Geleceğin dünyasını “az zamanda çok iş” üretenler şekillendirecek. Bunun yolu da, ilk etapta içinde  bulunduğumuz ânı en iyi şekilde değerlendirmekten ve bir bakıma mobil cihazları zekice kullanmaktan geçiyor. Unutmayalım  ki yeryüzünün halifesi olmak, emrimize âmâde kılınan her şeyi en iyi şekilde kullanmanın diğer adıdır.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.