Nesnelerin, varlığın İslami denilerek sanki İslamın dışında evrende bir şey varmış gibi, Allah ile irtibatsız bir nesne varmış gibi, İslami demedikleri şeyin asli imiş gibi algılanmasına karşıyız! Onlar asıl değiller!

Gerek Genç dergisindeki gerek Milat gazetesindeki yazılarımda, gerekse Dünyabizim’deki yayınlarımızda dikkatli okurlar bilirler; bazı ifadelere yer vermeme çabasındayım. Bunu sitede sık sık genel yayın yönetmeni notu olarak veya editör düzeltisi olarak okurlarımıza ifade de ediyorum. Genç’te de İslam Dünyasına karşıyım başlıklı bir yazı ile ucundan dile getirdim.

Kimi okurlarımızın kaygılarımızın kaynağını fark ettiklerini, bir hakkaniye titizlik çabamızı takdirle karşıladıklarını biliyoruz. Ama birçok okurumuz ne yazık ki kaygımızı, hakikate sadık olma kaygımızı anlamakta zorlanıyor.

Her şeyin başına İslam getirme hastalığındaki iyi niyeti görmüyor değiliz elbet! Ama bunun bir hastalık olduğunu da sizlerden saklayalım mı yani?!

Hele hele bu hastalık Müslümanların kendilerini ufku geniş, zengin şekillerde ifade etmelerine engel olacak, bir fakirleşmeyi getirecek bir hastalık ise orada elbette iyi niyetli kardeşlere bir şeyler dememiz bir vazifedir. Selam dindar kardeş; biz dostuz, bunları senin artık saçmalamayı, ne dediğinin farkına varmadan konuşmayı bırakman için söylüyoruz.

Karşı çıkanların bir kısmı muhafazakar dindar, muhafazakar demokrat(!)lardaki komplekslerle, korkularla İslam ve İslami demeye korktuğumuzu zannediyor. Bizim “Aman Müslümanlığımız belli olmasın”, “haa, bunlar Müslüman” demesinler diye bir şeylerin başına İslami sıfatını getirmediğimizi sanabiliyor.

Anlıyoruz ki; böyle bakanlar bizim kavgamızı hiç görmeyenlerdir! Entelleşmeye çalışan ezik dindarımsılar tarafından ortaya koyduğumuz işlere en çok saldırdıkları hususu hiç hiç hiç fark edememişler! Nedir benim suçum, kusurum, eksiğim bu güruha göre: Sadece Müslümanlardan bahsetmek, başka görüşlere kapalı olmak! Mesela daha afili filintalar gibi yapsaymışım, veya daha entelektüel olsaymışım iyiymiş. Hem o zaman bizi kimse cahil zannetmezmiş!!! Breh breh breh! Gavurlara, Müslüman olmayan sanatçılara, yazarlara, sinemacılara vb açık olsaymışım iyiymiş. Ne bu böyle cahil, dünya çapında kıymet haline gelememiş Müslümanlara takmışım kafayı!!!

Efendiler, Allah’ın hükmünün hakim olması için emek veren bizler şunu net biliyoruz ki, izzet secde edenlerin yanındadır; biz de o secde edenlerin yanındayız! Çabamız budur! En çok da budur!

Dolayısıyla bizim İslami, İslam kelimelerini isimlerin başına getirmekten korktuğumuzu, liberal, özenti kaygılarla bundan kaçındığımızı düşünmek bir körlüktür ama büyük bir körlük!

Derdimiz, gayemiz bu değil! Aman Müslüman olduğumuzu anlamasınlarmış, yok canım! Herkes de anlasın kardeşim, ne saklayacağız kardeşim!?! Ezik miyiz biz?! Bir şahsiyetimiz, secde etmekten gelen bir izzetimiz var! Bunu yitirmeye, biz Müslümanlarlayız demekten çekinmeye hiç hiç hiç niyetimiz yok!

O zaman mevzu nedir?!

Ulvi Alacakaptan’ın çok başarılı bir şekilde eleştirdiği “Onlarda ne varsa bizim de olsun, bizimkisi azıcık İslami olsun” anlayışıdır karşı çıktığımız! Modern dünyada gördüğümüz her haltı İslamileştirmeye taraf değiliz!

Kulların, biz Müslümanların kendi yaptıkları kusurlu uygulamaları İslami kılıfına sokup tartışılmaz, eleştirilemez doğrular gibi sunmasına karşıyız! Nesnelerin, varlığın İslami denilerek sanki İslam’ın dışında evrende bir şey varmış gibi, Allah ile irtibatsız bir nesne varmış gibi, İslami demedikleri şeyin asli imiş gibi algılanmasına karşıyız!

Onlar asıl değiller!

Tarihse maksadın onun adı İslam tarihi değil, tarih. Ve İslam tarihi dedikleri şey Peygamberimizle değil Hz. Adem ile başlar. Dünyanın içinde İslam Dünyası diye ayrı bir Dünya yok. İnsanlığa emanet edilen Dünya bir tane. Ve bizim sorumluluk alanımız sadece Müslümanların bulunduğu yerler değil, tüm Dünya!

Her şeyin başına İslam getirmenin, İslami getirmenin birkaç sakıncası var. O başına İslam getirilen nesnelerin İslam’a göre Müslümanın hiç eline almaması gereken şeyler olması çokça mümkün. Hele bu modern dönemde… Bir başka açıdan ise şöyle bir durum var: Evrendeki her şeyin Allah karşısında bir konumu var! Hiçbir şey İslam ile irtibatsız değil. Haram da olsa, mekruh da olsa İslam dairesi içinde bir konumu var her şeyin.

İslam’da caiz olmayacak, şüpheli, konumu tartışmalı bir şeyi, nesneyi, bir kavramı, bir olayı, bir kurumu İslami diye nitelendirmeye kalkışmak farkına varmadan Modernizme maruz kalmış Hristiyanlığın başına gelenlerin bizim de başımıza gelmesine sebep olabilir. Zihinlerimizin tevhidî bir bütüncüllük içindeki zihinlerimizin, algılarımızın bölümlenmesine, yani zihinsel laikleşmeye maruz kalabiliriz! Evreni laik bir kafa ile bölümleyerek algılama felaketine düşebiliriz. “Şunlar şunlar dinle ilgilidir, dinin karışabileceği alanlardır, şunlar şunlar ise dini ilgilendirmeyen, dinin burnunu sokmaması gereken alanlardır, konulardır!” diyen bir duruma düşebiliriz. Allah tamam, büyüktür ama her şeye karışmasın diyen müşrikin konumuna düşmekten biraz farksız bir tehlikeyi içinde barındırır her şeyin başına İslam ve İslami tamlamalarını getirmek. Allah’a ve isteklerine bir sınır çizmeye; Ey Allah senin bir sınırın var, o sınırı geçme demeye itiyor bizi farkına varmadan… Dikkat buyurun: Laik Avrupa’daki laik yapının laikler tarafına değil belki ama laikliğe boyun eğmiş, laik evren algısını benimsemiş papazlar taifesinin konumunu yaratmış oluyoruz İslam içerisinde! Mahkum ediyoruz farkına varmadan o konuma kendimizi.

İslam’ın papazları statüsünü kabul etmiş oluyoruz bir şeylerin İslamisinin olduğunu zannetmekle! Kainatın, kelimelerime lütfen dikkat ediniz; mevcudatın içinde bir şeylerin Allah ile irtibatsız olduğunu zannetmek, sadece bazı şeylerin Allah ile irtibatlı olduğunu zannetmek nasıl bir kafanın ürünüdür?!

İyi niyetli bir kaygıdır bir şeylerin İslam’a uygun olup olmadığını merak etmek, bunun kaygısı ile yaşamak. Ama bu kaygı ile bir şeyleri İslamileştirmek karıştırılmamalı. Bir gazeteyi kullanmak İslam’a uygun olabilir ama bu o gazeteyi İslami gazete yapamayabilir. Bir gazete belki de asla İslami gazete olmamalıdır. Ama Müslümanların çıkardığı bir gazeteyi takip edebilirsiniz. Müslümanların onu çıkarıyor olması onu İslami yapmaya yetmeyebilir. İyi ki de de yetmez. Kimi nesneler İslami olmayabilir

İyi niyetli ama dikkatsiz bir iyi niyetli kaygı ile her şeyin İslamisini oluşturma çabasındaki biz dindarların “icad ettiği» bu “İslami tamlamalar”(!), her şeyin başına İslam ve İslami kelimesini getirmeler bir gün bizi minyatür bir İslam’a götürecek.

Elimizdekinin bir İslam maketi olduğunu fark ettiğimizde çok geç olacak, çok geç!


Asım Gültekin'ın Yazısı.