Mehmet Köprülü / Genç Haber Merkezi

GENÇ bir zaman “Kızların İktidarı” diye bir kapak yapmıştı, hatırlayanlar olacaktır. İri bir gazetenin şimdilerde yıldızı sönmüş bir yazarı “içeriğini bilmiyorum ama kapak bu” mealli bir pişkinlikle bayağılığını ilan ederek bu kapağı köşesine taşımıştı. O kapağa konu olan içerik aşağı yukarı “her yerde kızlar var, hizmet denince onlar, sosyal faaliyet denince onlar, ‘haydi kim var’ denince onlar, görün bu fotoğrafı…” şeklindeydi. Biraz iyimser bir dille kaleme alınmış o dosya yazısı bardağın dolu tarafına odaklanan bir bakışa sahipti. Ama bir de bardağın boş tarafı var tabii… GENÇ Haber Merkezi için kaleme aldığım bu ilk yazıda biraz da boş tarafa nazara vermeye çalışacağım.

Niye ilk yazıda kızların iktidarını ele alıyorum ki? Dehşetle seyrettiğim bir videodan ötürü… Silivri’de dört genç kızın, erkek meselesi yüzünden bir kız arkadaşlarına mezarlıkta yaptıklarını gördünüz değil mi? Sonra ne düşündünüz peki? O dört genç kızın videosunda gözüken, kızların geldiği noktanın çok açık ve net bir ifadesidir. Buna "Amazonlaşma Sendromu" desek herhalde kasdımızı çok aşmış olmayız. Medya, erkekler için kapışan kızlara ilişkin haberleri genelde adamın köpeği ısırması gibi gördüğü için büyük bir iştahla verir. Ama hem haberlerin sıklığı hem de bu son videoda ortaya konan şiddet bundan sonra köpeklerin işinin zor olduğunu gösteriyor.

Tablo net aslında: Cinsiyet karışması ve rol çapma mücadelesi, kızları kız olmaktan çıkardı, başka bir şeye dönüştürdü. Kızlar artık bildiğimiz kızlar değil. Neden böyle peki? Çünkü erkekler de o eski erkekler değil, ama ortaya çıkan problemin kızların sahaya inmesiyle çok yakın bir alakası var. Malum savunma gelmeden ben yazayım: İnmeseler miydi? İnecekler tabii demiyorum, neden inmeleri gerektiğini biraz düşünselerdi böyle olmazdı. Onları namluya sürülmüş mermi gibi erkeklerin karşısına hasım olarak çıkaranlar organik, tabii ve fıtri olan her şeye -buna insan soyu da dâhildir- düşman olanlardır.

Kadınlar, ekonomik anlamda özgürleşerek, sosyal statüler kazanarak ve eğitim seviyelerini yükselterek erkek egemenliğini kırma yolunda çok önemli kazanımlar elde ettiler, bu tamam. Kazanımların onları erkeklerle eşit bir konuma getirdiği de gözüküyor. Ama bu konum kendi tabiatlarını anlama, kendi potansiyellerini keşfetme ya da kendilerinden beklenen muradı gerçekleştirme yolunda ne kadar sahih ve sahici bir yerdi, doğrusu burası biraz çetrefilli. Çetrefilli çünkü “kavvam” olan erkeğin karşısında zafer kazanmak, her iki tarafı da yok oluşa getirmiş bir savaşın galibi olduğunu iddia etmektir.

Kadının bugün kendine biçtiği konum, fıtrat ve tabiatı açısında olması gereken konumun çok uzağına düşmüş durumda. Bunu tartışmakla kızların iktidarını anlamak arasında ciddi bir bağ var. Çünkü her ne kadar iktidar bir hâkimiyet ve güç göstergesi ise diğer taraftan çürütücü, zayıflatıcı ve dönüştürücü bir yerdir.

Çok su götürecek bir mevzuda dağınık sözler söylediğimin farkındayım, ama bu mecra, yani sanal medya, bunu kaldırabilecek bir yerdir. Burada sözümüzü çoğaltma, rafine haline getirme, inceltme, konuşarak doğruyu bulma şansımız olabilir. O yüzden yukarıda söylediklerimi ucu açık olarak bırakıp, bir örnekle yazımı bitirmek istiyorum.

Geçenlerde Facebook’ta bir fotoğraf gördüm. Sonra döndüm, aradım taradım, ama bir daha o ibretlik fotoğrafı tekrar görme şansım olmadı. Belki bu yazıyı okuyanlardan o fotoğrafı hatırlayıp bizimle paylaşacaklar olabilir. Fotoğrafta, bir kız, diz çökmüş bir şekilde erkeğe evlenme teklifinde bulunuyordu. Neresi ibretlik bunun diye sorabilirsiniz. Tamam, adam köpeği ısırdı tarzı bir fotoğraf çalışması olabilir, ama birkaç ayrıntı var ki onlar fotoğrafı ilginçleştiriyor. (İbretten vazgeçmedim sadece size alan bıraktım…) İlk ayrıntı, diz çöküp evlenme teklif eden kızın başörtülü olması, ikinci ayrıntı ise bu fotoğrafın başörtülü hanımlar tarafından büyük bir beğeniye mazhar olmasıydı. Dahası da var:

Fotoğrafı yeniden okumamıza ve yorumlamamıza neden olan yorumlarda birkaç başörtülü hanım, “işte beni böyle yaparken görebilirsiniz” tarzı ifadeler kullanmışlardı. Bu fıtrata terstir; kız kovalamaz, kovalasa bile kör gözüne parmak yapmaz, kovalayan erkektir, en azından zahirde öyledir, bunun ters yüz olması kızların çok harbi olması ile alakalı değil, kızların kendi rollerini şaşırmış olmaları ile alakalıdır. Rolünü şaşıran yalnız kalmaya mahkûmdur. Kızların statü, ekonomik özgürlük vd. kazanımları arttıkça yalnızlaşmalarına bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

 


Mehmet Köprülü'ın Yazısı.