Hüseyin Erdoğan

İnsan beyni, Yüce Allah`ın bize lütfettiği en büyük nimetlerden sadece birisidir. Yaklaşık %80-85 kadar sudan oluşan bu organımız derin okyanuslar gibi gizemlere sahip. Geçen her gün nörolojik araştırmalarda yeni bir şeyin ortaya çıkmasını sağlıyor. Bulunan her yeni şey insanı şaşırtmaya devam ediyor.

İsviçre’nin Zürih Üniversitesi’nde bilim insanları beyinin anatomisi, aktivitesi ve fedakârlık arasında bağlantı kurmak için araştırmalar yaptı. Araştırma sonuçları gayet şaşırtıcıydı. Bilim insanları önceleri eğitim durumu, gelir düzeyi ve cinsiyet gibi kriterleri göz önünde bulundurarak fedakârlıkla ilişkilendirmeye çalışmışlardı fakat doğrudan bağlantı kuramamışlardı.

Kısaca hatırlayacak olursak nöron yani sinir hücreleri, hücre gövdesi ve buradan çıkan uzantılar; akson ve dentritlerden oluşur. Merkezi sinir sisteminde beyaz (ak) madde ve gri madde dediğimiz iki kavram yer alır. Beyaz madde, nöron aksonlarının oluşturduğu maddedir. Beyaz olmasının sebebi miyelin lifleridir. Gri madde ise merkezi sinir sisteminin ana içeriği olup hücre gövdesi ve dentritleri içerir.

İşte Zürih Üniversitesi’nde Ernst Fehr’in başını çektiği ekip, insan beynindeki parietal lob ile temporal lob arasındaki bağlantı noktasında daha fazla gri madde bulunduran insanların, ötekilerine kıyasla daha fedakâr oldukları ortaya koydu.

Fehr ve ekibi bir grup insana belirli bir miktar para verip, bunu paylaşmalarını istemiş. Beyin aktiviteleri izlenen insanlarda, bir kısmı parayı paylaşırken diğerleri parayı paylaşmak istemediğini söylemişler. Bencil insanlarda, kulağın arkasındaki küçük bölgedeki beyin faaliyeti çok düşükmüş. Fedakâr insanlarda ise bölüştürülmesi gereken paranın maliyet hesapları nedeniyle dağılımı zorlaştıkça beyin faaliyetinin arttığı görülmüş.

Araştırmada yer alan Yosuke Morişima, “Deneyde diğerlerine göre daha fedakâr davranan insanların, iki lob arasında daha fazla gri maddeye sahip olduğunu gördük” dedi. Fehr, araştırma hakkında, “Heyecan verici sonuçlar elde ettik. Ancak fedakârlığın sadece biyolojik faktörlere bağlı olarak belirlenmediğini söylememiz lazım” dedi. Bilim insanları, gri madde miktarının aynı zamanda sosyal süreçlerle de ilgili olduğunu belirtti. Fehr, şu an kafasındaki en ilgi çeken sorunun, “Doğru eğitim ve sosyal normlar aracılığıyla beynin fedakârlık kısmını geliştirip geliştiremeyecekleri olduğunu” söyledi.

Burada atlanılan büyük bir nokta dikkatimi çekti. Allah’a şükürler olsun ki dünya üzerinde yaklaşık 1.57 milyar Müslüman yaşamakta. Hepimizin anatomisi, morfolojik özellikleri veya kişilik özellikleri gibi farklı farklı özellikleri var. Bizi ortak bir potada eritip birleştiren İslam dini bu konuda incelenmesi gereken en önemli unsurdur. İslam’ın daha ilk yıllarında bu değişim gözle görünür niteliktedir. Güçlünün zayıfı ezdiği, yetim hakkının gözetilmediği, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü ve birçok kötülüğün yapıldığı cahiliye devrinden çıkmış insanlar İslam ile tanıştıktan sonra eski huylarını terk etmiş ve içlerinden nezih insanlar çıkmıştır.

Câbir (r.a) anlatıyor: “ Ensâr, hurmalarını devşirdiklerinde bunları ikiye ayırırlar, bir tarafa çok, diğer tarafa da az hurma koyarlardı. Daha sonra az olan hurmaların altına dal ve yaprak koyarak o tarafı çok gösterip Muhacirlere: <Hangisini tercih ederseniz alın.> derlerdi. Onlarda çok görünen yığın Ensâr kardeşlerimizin olsun diye diğerini alırlar ve böylece hurmanın çoğu yine onlara gelirdi. Ensâr da bu yolla az olan kısmı kendilerine bırakmış olurlardı. Hayber’in fethine kadar Ensâr’ın bu âlicenaplığı devam etti.” (Heysemî, X, 40)

Ne yazık ki Müslümanlar anlatınca olmuyor. Başka dine mensup (veya bir dine mensup olmayan) Avrupalının yazdığı küçük not parçaları büyük delil niteliğinde oluyor. Neyse bu ayrı bir konu…

Hızla ileri saracak olursak, Çanakkale savaşındaki Mehmetçiğin canından malından fedakârlığı yine gözler önünde. Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün fakat İnsanoğlunun her şeyi maddede araması manayı hiçe sayması acınacak bir durum doğrusu. Burada iş bize düşüyor! Bilimin pozitivist duvarları gün geçtikçe çatlamakta. İnançlı insanlar, tıpkı Orta Çağ İslam coğrafyasında olduğu gibi bilimde ilerleyerek bu duvarları yıkmalı ve artık bilimi serbest bırakmalı. Bilim sadece maddeyi araştırarak bir yere varamıyor. Çoğu yerde yığılıp birikiyor. Birikmemeli! Hatasını anlamalı toparlanıp ilerlemeli! İnsan bu dünyaya bir amaç için gönderilmiştir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “ Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.” (ed-Duhân, 38)

Haber Kaynağı: Fedakarlığın Sırrı Çözüldü, NTVBilim


GENÇ'ın Yazısı.