Hüseyin Erdoğan

Oruç, Ebû Hüreyre’nin tabiriyle “Rahmet Kapısı”dır, “ Cennet Kapısı”dır. Her Müslüman, bize farz olan bu ibadeti yerine getirmek ister. Ancak orucun şartları da vardır elbet; Müslüman olmak, Akıllı ve Ergen olmak, Oruç tutmaya gücü yetmek ve mukim olmak. Üçüncü madde vardır ki Ramazan ayında birçok kişi tutabileceğini düşünerek oruç tutmaktadır.

“Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye versinler” ( Bakara, 2/184) İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: “Bu ayet yaşlı kimselere kolaylık getirmek için inmiştir. Orucun edası farzdır. Farzın kaza ile düşmesi gibi, edanın fidye kefareti ile düşmesi de câizdir.” “Oruca zorlukla güç yetiren” ifadesi düşkün yaşlıları kapsadığı gibi, iyileşme umudu kalmayan hastaları da kapsar. Bunun delili: “Allah sizin için dinde bir güçlük yaratmamıştır.” (Hacc, 22/78) ayetidir.

Dinimiz namazda felç dahi olsa göz hareketleriyle namazın edâ edilebileceğini söylerken, diyabet gibi hastaların oruç tutmaması gerektiğini açıkça söylemektedir. Dinimiz bunun yerine fidye verilmesini ister. Ancak küçük bir riske dahi tahammülü olmayan diyabet hastalığında, 10 Müslüman’ın 8’i oruç tutmakta. Her ramazan ve onu izleyen bayram sonrasında hastanelerin acil servislerine yapılan başvurularda ciddi oranda artış gözleniyormuş. En büyük risk faktörü hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) olan bu rahatsızlık 10 yılda ikiye katladı.

Diyabetin; ülkemizde ve dünyada körlüğün ve son dönem böbrek yetmezliğinin en önde gelen nedeni, bacak amputasyonlarının (kesilmesi) ise en sık görülen ikinci nedeni olduğu biliniyor. Ayrıca kalp, hipertansiyon ve inme (felç) gibi hastalıkları artıran ve tedavisini zorlaştıran bir hastalık olarak görülüyor. Sağlıklı insanlara göre daha sık beslenmesi gereken diyabetli hastalarda, ramazan ayı boyunca 16-18 saat yemek yenilmemesi ve özellikle yaz aylarında su içilmemesi yaşamsal risklere yol açabilmektedir.

Kaynek: Oruç tutan Diyabetlilerin Ölüm Riski. Ceyda Erenoğlu. Haber Türk. 19.07.2012


GENÇ'ın Yazısı.